Îsâ aleyhisselâmın, göğe çıkıp, Allahın sağına oturduğu ve Allahü teâlânın gökde olduğu akîdesi [inancı] hıristiyanlığa sonradan sokulmuşdur. Biz müslimânlar, her husûsda olduğu gibi, burada da çok dikkatli davranmalıyız. Îmânı zedeleyen, hattâ îmânı gideren sözlerden ve işlerden sakınmalıyız. Çocuklarımıza ve yakınlarımıza, îmânı ve küfrü, ya’nî küfr olan sözleri, küfr olan fi’lleri öğretmeli ve bunlardan sakındırmalıyız. Hıristiyanlık propagandası olan, televizyonları ve filmleri seyr etdirmemeli ve böyle kitâbları okutdurmamalıyız. Kıymetli îmânımıza bir leke gelir korkusu ile, tir tir titremeliyiz. Ecdâdımızın, cânlarını ve kanlarını fedâ ederek bizlere emânet etdikleri azîz dînimizi, doğru olarak, sevgili yavrularımıza öğretmeliyiz. Bu vatana ve bu dîne sâhib çıkacak, îcâbında uğrunda hiç çekinmeden cânlarını fedâ edecek îmânlı gençler yetişdirmeli, dînimizi ve vatanımızı bunlara emânet etmeliyiz.
Teslîs bahsini bitirmeden önce, hıristiyanların en büyük azîzlerinden kabûl edilen Pavlos (Paulus) hakkında bilgi verelim. Çünki,Îsâ aleyhisselâmın dînini, yehûdîlikden ayıran ve onu, yunan ve putperestlik karışımı bir din hâline getiren en önemli kişi, Pavlos (St. Paul, Paulus, Bolis) idi. H.G. Wells, (A Short History of the World) ismli kitâbının yüzyirmidokuzuncu ve yüzotuzuncu sahîfelerinde diyor ki, (Hıristiyanlığı te’sîs edenlerin başında, Pavlos gelir. Bu adam, ne Îsâ aleyhisselâmı görmüş, ne de sözlerini dinlemişdi. [Tarsûslu bir yehûdî olup] asl ismi Saul idi. Sonra hıristiyan oldu ve ismini Paul olarak değişdirdi. Zemânın dînî cereyanları ile, son derece yakından ilgilenirdi. Yehûdîlik, Mithraism ve İskenderiyyedeki din ve felsefe akımları hakkında son derece ma’lûmât sâhibi idi. Bunlardaki birçok felsefî, dînî ifâde ve i’tikâdları [inançları] hıristiyanlığa sokmuşdur. Göklerin melekûtu denilen, Allahü teâlânın râzı olduğu Cennet yolu olan, Îsâ aleyhisselâmın yolunu ve Onun dînini, yaymak için gayret ediyor görünmüşdür. O, Îsâ aleyhisselâmı, yehûdîlere gönderileceği söz verilmiş, Mesîh olarak kabûl etmiyordu. Onu aynı zemânda, ölümü insanların kurtuluşu için keffâret olan, bir kurban olarak kabûl ediyordu. Putperestlikde, insanlığın kurtulması için kurbanların öldürülmesi lâzım olduğu inancı gibi).
Pavlos, korkunç bir Îsevî düşmanı olup, etrâfına topladığı serserilerle, Kudüsde nasrânîlerin evlerini basıyor, yakaladıkları erkekleri ve kadınları sürükliyerek zindânlara haps ediyorlardı. Yehûdî hahamlarından, Şâm ve civârındaki şehrlerdeki nasrânîlerin yakalanarak, Kudüse gönderilmesi için mektûb yazmalarını istiyordu. Hahamlar, kendisine, bu salâhiyyeti verdiklerini bildiren mektûblar verdiler.