Hepsinin Cehennem ehli olmasını îcâb etdirmiş ve en son biricik oğlu dünyâya gelip kanını dökmedikce afv olunamamış. [Hâşâ Allahü teâlâ, o günâhı afv edebilmek için, biricik oğlunun kanını dökmekden başka çâre bulamamış. Kendisi ile görüşdüğümüz papazların ifâdelerine göre, eski şerî’atlerde, her günâh için bir kurban kesilmesini Allahü teâlâ emr etmiş ve günâhın bedelinin kan akıtmak olduğunu bildirmiş ve şu günâh için şu kadar hayvan kurban edeceksin diye emr vermiş. Her günâh için bedel, kan akıtmak imiş. Ahd-i Atîkde de böyle olduğu yazılı imiş. Fekat o ilk günâh için hayvan kanı bedel olamaz imiş, insan kanı akması lâzım imiş. Yukarıda zikr etdiğimiz İncîlin beyânına göre, (hâşâ) Allahü teâlâ biricik oğlunu kurban etmekden başka çâre bulamamış da, günâhkâr kullarını afv etmek için, biricik oğlunu kurban etmiş ve insan kanı akıtarak, onlara babalarından mîrâs kalan, o ilk günâhı afv etmiş.]
Tevrâtda ve İncîlde, katl ve zinâ gibi nehy olunan günâhları irtikâb eden hıristiyanlar, bir papaza bir mikdâr para verip, bu papazın afv etdim demesi ile veyâ tanrının etini yiyip, kanını içerek tanrı ile birleşince yâhud başını açıp gözlerini semâya dikerek durunca afva mazhar olurlar inancındadırlar. [Mâdem ki, afva kavuşmak bu kadar kolaydır, tanrının biricik oğlu, kurban edilmeyip de, tanrıya yalvarsaydı veyâ kendisi aynen tanrı olduğu için, babası o günâhı afv ediverseydi olmaz mıydı?]
Diğer bir husûs da şudur: Birşey için cânını fedâ etmek tam rızâ ve ihtiyâra bağlıdır. Îsâ aleyhisselâmın katli kendi rızâsı ile mi olmuşdu? İncîlde [Matta bâb yirmialtı, âyet otuzdokuzda] yazılı olduğu gibi, Îsâ aleyhisselâmın, (Ey Baba, eğer mümkin ise, bu kâse benden geçsin) diye Babaya düâ etmesi ve kendisine zarar gelmesinden korkarak (yerimi kimseye söylemeyin) demesi ve çarmıha gerildiği zemân, (Elî, Elî, Limâ Sebektenî) ya’nî (Allahım, Allahım, beni niçin terk etdin) diye niyâzda bulunması, kanının akıtılmasının ya’nî kurban edilmesinin kendi rızâsı ile olmadığını açıkca isbât etmekdedir. Meselâ bir kimse, kendi rızâsı ve arzûsu ile dîni ve milleti için bir mikdâr para sarf etse, filân kimse fedâkârlık etdi denir. Fekat mecbûriyyet karşısında, zorla bir şey verince, o kimse için, fedâkârlık etdi denilemez. [O hâlde,(hâşâ) Îsâ aleyhisselâmın öldürüldüğüne ve yukarıda zikr etdiğimiz sözleri söylediğine inanan hıristiyanlar, nasıl oluyor da, Onun kendini günâhkâr insanlar için fedâ etdiğine inanıyorlar. Bu sözleri ile, Îsâ aleyhisselâmın söylediği İncîllerde yazılı olan sözler, birbirini yalanlamakdadır. “İki zıd şey bir arada bulunamaz.”.]