369

Böylece, Allahü teâlâ için, tecellî edeceği, insan eliyle yapılmış husûsî bir yere, bir hâneye artık lüzûm kalmadı. Tekrâr böyle bir hânenin seçilmesi, Allahü teâlânın hikmetine muvâfık değildir. İncîlde, Îsâ Mesîhin, (Bir zemân gelir ki, Babaya ne bu ibâdeti yapacaksınız ve ne de Kudüsde secde edeceksiniz. Fekat hak üzere secde edenler, rûh ile ve sıdk ile her yerde secde etsinler. Çünki Baba da, kendine böyle secde etmelerini ister) dediği kelâm, kıyâmete kadar kâim ve dâimdir. Hâl böyle iken, tekrâr herkesin tavâf etmesi için zâhirî bir hâne, bir beyt ortaya çıkarmak ve Allahü teâlânın sonsuz bereketlerine kavuşmağı yalnız o mekâna tahsîs etmek ve halkı o hâneyi ziyârete teşvîk etmek, hıristiyanlık dîninin yüksek rûhâniyyet mertebesini, çok aşağı bir dereceye indirmekdir. Bu ise, tekrâr eski yehûdî âdetlerine, şeklî ve zâhirî bir âdete geri dönmek olur) demekdedirler.

CEVÂB: Bu i’tirâzları da, temâmen aslsızdır. Çünki:

1 — Hıristiyanlar, Îsâ Mesîhin cesedinin Beyt-i mukaddesin yerine geçdiğini hangi İncîlin hangi âyetinden almışlar ise, onu beyân etmeleri lâzımdır. Beş-on altın maâş karşılığı, kilisede hizmet etmeğe me’mur olan bir papazın sözlerinin, hıristiyanlık dîninin emrleri olamıyacağı açıkdır.

2 — İncîllerde yazılı olduğu gibi, Îsâ aleyhisselâm ömrü boyunca, Beyt-i mukaddesi ziyârete gitmiş, hattâ onun içindeki satıcıları koğarak, içerisini temizlemeğe çalışmışdır. Bundan anlaşılıyor ki, eğer Beyt-i mukaddesin hükmü kalmayıp, kendisi onun yerine geçseydi, onu ziyâret etmeğe devâm etmez, içerisini de dünyâlık kazanmağa çalışan kimselerden temizlemezdi. Şâkirdlerine de, (Artık siz bu Beyt-i mukaddese i’tibâr etmeyiniz. Onun ma’nâsı benim. Sizlerden her biriniz birer birer Allahın evisiniz) derdi.

3 — Beyt-i mukaddesin harâb olmasından sonra, başka bir yerin tekrâr beyt olarak seçilmesi, niçin hikmet-i ilâhiyyeden beklenilmesin! İslâm i’tikâdına göre, Allahü teâlânın şerîki ve benzeri yokdur. Kendi mülkünde dilediğini yapar. Belli bir zemân kıble olarak Beyt-i mukaddesi gösterir, dahâ sonra da, Kâ’be-i muazzamayı kıble yapar. Ona kimse karışamaz.

İncîllerin yazıldığı zemânlarda, bütün nasrânîler, Mûsâ aleyhisselâmın şerî’ati ile amel etdikleri ve havârîler ve onların şâkirdlerinin hepsi, Beyt-i mukaddesi ziyâret etdikleri için, İncîllerde herhangi bir mahallin ziyâreti emr edilmemişdir.

4— (Nihâyetsiz ilâhî bereketlere kavuşmağı Allahü teâlâ yalnız Kâ’be-i muazzamayı ziyâret etmeğe tahsîs etmedi) sözü de yanlışdır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.