369

Allahü teâlânın rızâsını gözetip, Onun rızâsı için Beytullahı ziyâret etdiklerinden, Onun azâbından emîndirler. Hacer-ül-esvede yüz ve el sürerek öpüp, ziyâret etdikleri zemân, Allahü teâlâya dâimâ itâat etmek üzere bîat etdikleri ve bu bîatlarına, ahde vefâ göstereceklerine kendi kendilerine söz verirler. (Kâ’be-i muazzamanın örtüsüne yapışdıkları zemân, bir mücrimin velî-ni’metine), bir âşıkın ma’şûkuna sığındığını düşünürler. Bütün bunlar, haccın edeblerindendir.

Hıristiyanların, (Ba’zı hacıların memleketi yakın, ba’zılarının uzak olduğu için, bütün ümmet-i Muhammede hac teklîfi, Allahü teâlânın adâletine uygun değildir) i’tirâzkâr sözleri de, aslâ doğru olamaz. Çünki, Îsâ aleyhisselâmın, (Ebedî hayâta götüren kapı gâyet dar olup, Cehenneme götüren yol ise genişdir) buyurmuş olduğu Matta İncîlinde yazılıdır. Bunun ma’nâsı, Cennete götürecek olan amel, nefse gâyet zor gelir. Cehenneme götüren amel ise, nefse gâyet tatlı gelir demekdir. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Amellerin en efdali, nefse en zor gelenidir) buyurmuşdur. Meşakkat, zorluk artdıkca, ecr ve mükâfât çok olacağından, uzak yerlerden giden hâcıların ecr ve mükâfâtları da çok olur. Bu ise, adâletsizlik değil, adâletin ve merhametin tam kendisidir. İslâm dîninde, insanın yapamıyacağı birşey aslâ emr edilmemişdir. Kendilerine hac farz olmıyanlar, hacca gitmedikleri için, mes’ûl olmazlar.(Ameller niyyetlere göredir) ve (Mü’minin niyyeti, amelinden hayrlıdır) hadîs-i şerîfleri mûcibince, hac yapmağı arzû edip de, hac yapmak imkânını bulamıyanlar, niyyetlerine göre ecr ve mükâfâta kavuşurlar.

Papazlar, farz olan Ramezân orucuna da, Benî İsrâîlin ibâdetlerinden alınmışdır diyerek, i’tirâz etdikden sonra, (İncîl oruca dâir bir emr vermemiş ve bu husûsda herkesi serbest bırakmışdır)diyorlar.

Protestan papazları, (Katolik, rum, ermeni ve diğer ba’zı hıristiyan fırkaları arasında bir nev’ perhîz şeklinde oruc var ise de, bu, yehûdîleri taklîddir. Yoksa İncîlde aslâ böyle yapılmasını emr eden bir yer yokdur. Protestanlar, böyle ağır bir yükü halka yüklemekden sakınırlar. Sâdece kötü niyyetlerden ve bâtıl inançlardan sakınılmasını, halka tavsiye etmişlerdir. İşte, bu gibi zâhirî ve lüzûmsuz ameller husûsunda, insanları, kendi ihtiyârlarına bırakan bir din, elbette şiddetli emrler ile, insanları şeklî ve zâhirî amellere mecbûr eyleyen bir dinden efdâldir. Zîrâ, kendi rızâsı ile ibâdet etmek, babasına severek itâat eden çocuğun huyudur. Fekat, şer’î emrlerin îcâb etdirdiği şeylere mecbûren itâat etmek, efendisine mecbûren hizmet eden kölenin sıfatıdır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.