369

Din ve devleti bir tutmuş, hem peygamberlik vazîfesini, hem de devlet reîsliğini kendinde toplamışdır) demekdedir.

CEVÂB: Bu ibârenin baş tarafı temâmen yanlış, son yarısı ise doğrudur. İslâm dîninde, Allahü teâlâdan başka hâkim ve mâlik yokdur. Muhammed aleyhisselâmın dîninde, bütün mü’minler hürdür. Çünki bu dinde, muâmelât için olan hükmler, o kadar mükemmeldir ki, dahâ güzeli tasavvur olunamaz. Bunlar, sağlam kâideler üzerine kurulmuş ve o kadar mükemmeldirler ki, binlerce asr dahâ geçse ve medeniyyet binlerce renge girse, yine bu esâslar üzerine, her asrın terakkî ve îcâbına göre, her yeni mes’elenin islâmiyyetdeki hükmünü anlamak mümkindir. İslâmiyyetde, bu papazın zan etdiği gibi, kahr edici bir kuvvet ve gâlib bir saltanat yokdur.(Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” nübüvvet ile saltanatı kendine tahsîs etdi) demek kadar câhilâne bir söz olamaz. Çünki, Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” bütün ömrü boyunca, devlet reîsliği yapdı. [Sultanlar gibi mal toplamadı. Elinde olanı dâimâ fakîrlere ve zenginlere dağıtırdı. Ömründe bir def’a kendisinden bir şey istenip de, yok dediği işitilmedi. Var ise verir, yok ise, sükût ederdi. Fakîrlik üzere yaşadı. Fekat, Onun “sallallahü aleyhi ve sellem” fakîrliği ihtiyârî idi. Çok parası dahî olsa, onu yanında bir gece bekletdiği görülmedi. Hep dağıtırdı. Eshâbı da, Ondan görerek böyle yaparlardı.] Kanâat ile yaşadı. Hattâ, vefâtında bir zırhını, borcuna karşı rehn vermiş bulundu. Vahy-i ilâhî olmadığı zemân cihâd gibi bir işe başlıyacak olsa, kendi görüşü ile hareket etmeyip, (işlerinde istişâre et!)meâlindeki âyet-i kerîme mûcibince, Eshâbının fikrlerini sorarak, en güzel fikre göre hareket ederdi. Luther ve Calvinin zemânlarına kadar, Avrupanın yegâne hâkimi papalar idi. Engizisyon mahkemelerinde, kralları dahî aforoz ederek, istediklerini hâkim kılıyor, istemediklerini de krallıkdan uzaklaşdırarak, perîşân ediyorlardı. Araya, papazların şahsî çıkarları ve ihtirâsları da girerek, devlet işleri yapılamaz oldu. Böylece, Avrupayı öyle bir hâle getirmişlerdi ki, bütün siyâset ve devlet adamları, (Layıklık=İlmâniyye) kabûl edilmedikce, ya’nî hıristiyanlık ile devlet işlerini ayırmadıkca, devlet kurtulamaz diye feryâd ediyorlardı. Sonradan protestanlar, papa hükûmetine rağmen, devlet işleriyle din işlerinin ayrılmasını lüzûmlu gördüler. Hıristiyanlığı devlet işlerinden ayırarak, bütün insanlık âlemi için hizmet etdiler. Eğer şimdiye kadar papaların emrinde olan hükûmetler devâm etseydi, bu devletlerin perîşân olacakları muhakkak idi.

İslâmiyyete uymuş olan devletlerin, ondan aldıkları kuvvet, kudret ve heybet, târîhlerde yazılıdır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.