369

Bir müslimân, köle ve câriye satın aldığı zemân, onun yiyeceği, giyeceği ve diğer ihtiyâçları ve muâmelâtdaki hukûkunun bütün mes’ûliyyetleri hep bu kimseye âid olur. Köle ve câriyesini yidirmek, içirmek, giydirmek ve gönlünü hoş tutmak mecbûriyyetindedir. Onları aslâ dövemez, yapamıyacakları iş veremez ve hakâret edemez. İslâmiyyetde, köle azâd etmek en büyük ibâdetdir. Öyle büyük günâhlar vardır ki, ancak köle azâd etmekle afv olunur. Yedi sekiz sene hizmetden sonra, kölesini azâd edip, onu evlendirmek de, müslimânların seve seve yapdıkları, âdetlerdendi. Bunların hâli, Avrupadaki ve Amerikadaki esîrlerin ahvâline kıyâs ve tatbîk edilebilir mi?

[Bu bahsi bitirmeden önce papazlara diğer bir husûsu da hâtırlatmak isteriz. Müslimânların ellerinde bulunan esîrlerin akrabâ ve yakınları, kendi esîrlerini kurtarmak için, para ile, müslimânlara mürâceat edip, kendi esîrlerinin fidyesini ödeyerek kurtarmışlardır. Fekat bu esîrler müslimânlardan gördükleri şefkat, merhamet ve insanlık sebebi ile kendilerini kurtaran akrabâları ile kendi memleketlerine dönmek istememişlerdir. Müslimânların yanındaki esâreti, kendi akrabâ, anne ve babalarının yanındaki hürriyyete, tercîh etmişlerdir. Bunun elbette bir sebebi vardı. Peygamberimizin kölesi Zeyd bin Hâriseyi kendi memleketine götürmeye gelen babası ve amcası, Peygamberimize ne kadar para isterse ödeyeceklerini, Zeydi kendilerine vermesini ricâ etdiler. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” her hangi bir ücret istemedi. Zeyd bin Hâriseye “radıyallahü anh”, serbest olduğunu, isterse babası ve amcası ile gidebileceğini bildirdi. Zeyd bin Hârise, babası ve amcasının bütün yalvarmalarına rağmen; Peygamberimizden ayrılamıyacağını bildirdi. Bunun misâlleri çokdur. Papazlar, acabâ buna ne cevâb verirler?]

Hıristiyanların, islâm dînine yapdıkları i’tirâzlardan biri de, teaddüd-i zevcât, ya’nî dörde kadar evlenme ile, talâk, ya’nî boşama mes’eleleridir. Hıristiyanlar, (Mûsâ aleyhisselâmın şerî’atinde, teaddüd-i zevcâtın yasaklanmasına dâir bir kanûn bildirilmemişdir. Talâk için de, açıkca izn verilmişdir. Hâlbuki, Îsâ Mesîhin İncîli, doğrudan doğruya her ikisini de men’ etmiş, yasaklamışdır. Kur’ân-ı kerîm ise, birden fazla evlenmeğe izn vermişdir. Nisâ sûresinin üçüncü âyetinde meâlen: (Size halâl olan kadınlardan ikişer ikişer, üçer üçer, dörder dörder nikâh ediniz) buyurulmuşdur. Bu âyet-i kerîme ile dörde kadar, nikâh ile evlenilebilmekdedir. Bundan başka, islâm dîni, erkeklerin canı istediği zemân câriyeler satın almasına da müsâade etmişdir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.