369

Âciz olan ise, ilâh olamaz.

Yukarıda zikr etdiğimiz Enbiyâ sûresinin yirmiikinci âyet-i kerîmesindeki (Fî-himâ)kelimesinden murâd, iki ilâhın te’sîrleridir. Bu ise, birden fazla yaratıcının olamıyacağı husûsunda kat’î bir huccetdir. Sa’deddîn-i Teftâzânî “rahimehullah”,[1] (bu âyet-i kerîme, iki ilâhın olmıyacağı husûsunda, iknâ edici bir huccet ve herkesin anlıyabileceği bir delîldir) buyurmuşdur.

Bütün bu anlatdıklarımıza göre, (Vâcib-ül-vücûd) olan Allahü teâlânın, bütün mevcûdâtın hâlıkı [yaratıcısı] ve hakîkî ma’bûdu olup, ortağı ve benzeri olmadığı anlaşılmışdır. Eski yunan felesoflarının, Allahü teâlânın birliğini isbât husûsunda bildirdikleri delîlleri on kadardır. Kelâm âlimleri, (innî) usûlü üzere, ma’lûl ile illete delîl getirmekde, ya’nî eseri görüp, müessirin var olduğunu anlamakdadırlar. Hukemâ ise, (Limmî) usûlü üzere, illetden ma’lûle gitmek sûreti ile, ya’nî müessirin kudretini görerek, her şeyi bunun yapdığını anlamakdadırlar. [(Limmî), limmeli, ya’nî (Niçinli) demekdir. Niçin sorularını cevâblandırmak lâzım olur. (İnnî) usûlü ise, İnneli ya’nî (Elbette öyledir) demekdir.]

Âlemde mevcûd olan varlıklar, kendi kendilerine var ve yok olamazlar. Onlara bir te’sîr eden, ya’nî onları bir yaratan vardır. Mâdem ki, âlemler ve âlemlerde mahlûklar vardır. Öyle ise, âlemleri ve âlemde olan mahlûkları bir yaratan vardır. Mahlûkların var olması, bu yaratıcının varlığına bir delîldir [ki, bu yaratıcı Allahü teâlâdır.]. Âlemdeki mahlûkların sıfatları vardır. O hâlde onları yaratan Allahü teâlâda da bu sıfatlar vardır.

[Allahü teâlâdan başka herşeye, (Mâ-sivâ) veyâ (Âlem) denir. Şimdi (Tabî’at) diyorlar. Âlemlerin hepsi yok idi. Hepsini Allahü teâlâ yaratdı. Âlemlerin hepsi mümkindir ve hâdisdir. Ya’nî, yok iken var olabilirler ve var iken de yok olabilirler ve yok iken var olmuşlardır. (Allahü teâlâ var idi. Hiçbirşey yok idi) hadîs-i şerîfi, bunu bildiriyor.

Âlemin hâdis olduğunu gösteren diğer bir delîl de, âlemin her zemân bozularak değişmesidir. Herşey değişmekdedir. Kadîm olan şey ise, hiç değişmez. Allahü teâlânın zâtı (ya’nî kendisi) ve sıfatları böyledir. Bunlar hiç değişmez. Hâlbuki âlemde, fizik olaylarında, maddelerin hâl değişdirmesi oluyor. Kimyâ reaksiyonlarında, maddelerin özü, yapısı değişiyor. Cismlerin yok olarak, başka cismlere döndüğünü görüyoruz.

[1] Teftâzânî, 792 [m. 1389] da Semerkandda vefât etdi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.