Mûsâ aleyhisselâm, (Allahü teâlâdan başka tanrı yokdur. Allahü teâlâ sizi kurtardı) dedi. Sonra, Tîh çölüne düşdüler. Yolu şaşırdılar. Aç ve susuz kaldılar. Gökden (Men) ve (Selva) ya’nî helva ve et inerdi. Bunları yirlerdi. Asâsı ile yere vurunca, su çıkardı. Bundan da içerlerdi. (Helva ile etden bıkdık. Bakla, soğan gibi şeyler isteriz) dediler. Mûsâ aleyhisselâmı gücendirdiler. Bunun için, kırk sene çölde kaldılar. Mûsâ “aleyhisselâm”, Hârûn aleyhisselâmı vekîl bırakıp, Tûr dağına gitdi. Orada kırk gün ibâdet etdi. Allahü teâlânın kelâmını işitdi. Allahü teâlâ (Tevrât) kitâbını ve on emrin yazılı olduğu iki levhâyı indirdi. Tîh çölünde, Sâmirî adında bir münâfık, herkesdeki altınları, süs eşyâsını eritip, bunlardan bir buzağı yapdı. (Mûsânın ilâhı budur. Buna tapınız!) dedi. Tapmağa başladılar. Hârûn aleyhisselâmı dinlemediler. Mûsâ “aleyhisselâm” gelip olanları görünce çok kızdı. Sâmirîye la’net etdi. Büyük kardeşinin sakalından tutup, darıldı. Pişmân olarak, yalvardılar. Mûsâ aleyhisselâm, Tevrâtı ve on emri teblîg etdi. (Tevrât)a göre ibâdet etmeğe başladılar. Sonra yine bozuldular. Yetmişbir fırkaya ayrıldılar.
Mûsâ “aleyhisselâm”, ümmeti ile Lût gölünün cenûb tarafına geldi. (Ûc bin Ûnk) adında bir melik ile harb etdi. Şerî’a nehri şarkındaki yerleri ele geçirdi. Erîha şehri karşısındaki dağa çıkdı. Ken’ân ilini uzakdan gördü. Yerine Yûşâ aleyhisselâmı halîfe bırakıp, bir rivâyete göre, mîlâddan 1605 sene evvel yüzyirmi (120) yaşında, orada vefât etdi. Erîha şehrini, sonra da Kudüsü, Yûşa’ “aleyhisselâm” Amâlika kâfirlerinden aldı.
Dahâ sonra, Dâvüd aleyhisselâm melik oldu. Kudüsü tekrâr aldı. Böylece, yehûdîlerin en parlak zemânı başladı. Sonra, Süleymân aleyhisselâm, babasının hâzırlatdığı yere meşhûr ma’bedi ya’nî (Mescid-i Aksâ)yı yapdırdı. Süleymân aleyhisselâm, içinde Tevrât ve diğer emânetler ve on emrin yazılı olduğu levhalar bulunan (Tâbût-ı sekîne)yi, ya’nî (Mukaddes sandığı) ma’bedin bir odasına koydurdu.
Oniki kabîleye ayrılmış olan yehûdîler, Süleymân aleyhisselâmın vefâtından sonra, iki devlete ayrıldılar. On kabîle İsrâîl devletini, diğer ikisi Yehûdâ devletini kurdular. Azgınlaşarak hak yoldan ayrılıp, taşkınlık etdiler. Gadab-ı ilâhîye uğradılar. İsrâîl devleti M.Ö. 721 de Âsûrîler, sonra da, Yehûdâ devleti M.Ö. 586 da Bâbilliler tarafından yıkıldı. Âsûrîler Bâbil devletini işgâl etdi. 587 de Âsûrî hükümdârı Buhtunnasar Kudüsü yakıp yıkdı. Yehûdîlerin çoğunu öldürdü, kalanlarını da, Bâbile sürdü. Bu karışıklıkda gökden inen Tevrât yakıldı, yok edildi. Bu hakîkî Tevrât, çok büyükdü. Ya’nî, kırk cüz idi. Her cüzde bin sûre, her sûrede bin âyet vardı.