Ve onu, kendi kulu Yuhannâ vâsıtası ile gönderdi.) ve dokuzuncu âyeti, (Ben, Îsâda olan sıkıntıya ve melekûta ve sabra sizinle berâber hissedâr olan kardeşiniz Yuhannâyım.) ve yine yirmiikinci bâbın sekizinci âyeti, (Ben, bu hâdiseleri görüp işiten Yuhannâyım.) tarzında olup, bu âyetlerde, Havârîlerin ta’kîb etdikleri üsûlün hilâfına olarak, ismini açıkca söylemişdir. Eğer eski âdetlerinin tersine, kavmine kendini bildirmek için, burada ismini açıkca söyledi denilirse, ona şöylece cevâb verilir: Maksadı sâdece bu ise, kendisine mahsûs olan lâkabı ve sıfâtı yazmalıydı. Meselâ, (Ben Ya’kûbun kardeşi ve Zebedî oğlu Yuhannâyım veyâ hazret-i Mesîhin şâkirdi ve onun sevdiği Yuhannâyım) gibi ta’bîrleri kullanmalıydı. Kendi şahsına mahsûs vasfını söylemekden sakınıp, kendisini diğer insanlardan ayırmıyarak, kardeşiniz ve hâdiseleri görüp işiten ta’bîrlerini kullanmışdır. Burada maksadımız, akl sâhibleri ile alay etmek değildir. Belki iki şahsın ifâdeleri ve yazıları arasında bulunan açık farkı ortaya koymakdır.) demekdedir. Vivisbiusun sözü burada temâm oldu.
Yine Eusebius târîhinde, üçüncü cildin, üçüncü bâbında, (Petrusun birinci risâlesi doğrudur. Fekat ikinci risâlesi, Kitâb-ı mukaddesden olamaz. Ancak, Pavlosun ondört risâlesi, ya’nî mektûbları kırâet olunur, okunur. Fekat ba’zıları İbrânîlere mektûb kısmını, Kitâb-ı mukaddesden çıkardı.) demekdedir. Yine Yosibis, aynı kitâbının yirmibeşinci bâbında, risâle-i Ya’kûb, risâle-i Yehûdâ ve Petrusun ikinci risâlesi ve Yuhannânın ikinci ve üçüncü risâlelerinde ihtilâf edilip, hakîkî müelliflerinin meçhûl olduğunu beyân etmekdedir. Yosibis, yine aynı târîhinin altıncı cild, yirmibeşinci bâbında: (Risâle-i İbrâniyye hakkında Origenus şöyle demişdir: Hıristiyanların ellerinde dolaşan bu risâleyi, Hebrun (Gülnaht) ismli bir kimse yazmışdır. Ba’zıları, Lukanın onu terceme etdiğini söylemişlerdir) demekdedir. İlk hıristiyan teologlarından Ireneus (Fr. İrene, ing. Irenaeus, 140-220) ve 220 senesi ricâlinden Polinius ve 251 senesinde yaşıyan Pontius ismli müellifler, risâle-i İbrâniyyeyi temâmen inkâr etmişlerdir. Mîlâdî 200 târîhi ricâlinden Kartacalı St. Tertullian diyor ki: (Risâle-i İbrâniyye Berniyânın risâlesidir.) 212 senesi ricâlinden Cilimens Romanus da, (Pavlosun risâlelerini onüç adet sayıp, ondördüncü risâle olan risâle-i İbrâniyye onlardan değildir.) demişdir. 248 senesinde yaşayan Kartacalı St. Cyprian de, bu risâleyi hiç zikr etmemişdir. Süryânî kilisesi de, bu âna kadar Petrusun Risâle-i sâniyyesini ya’nî ikinci mektûbunu, Yuhannânın Risâle-i sânîye ve sâlisesinin ya’nî ikinci ve üçüncü mektûblarının sıhhatini [doğruluğunu] kabûl etmemişlerdir.