369

Luka İncîlinin üçüncü bâbının yirmiyedinci âyetinde, Îsâ aleyhisselâma nisbet edilen neseb bildirilirken, (Nîrî oğlu Şelteil oğlu Zerubâbel oğlu Risâ oğlu Yuhannâ) demekdedir. Burada üç hatâ vardır:

Birincisi: Ahd-i Atîkin, birinci târîhler kısmının üçüncü bâbının ondokuzuncu âyetinde, Zerubâbelin çocukları açıkca bildirilmişdir. Orada Risâ ismi ile bir kimse yokdur. Bu şekldeki yazısı Mattanın yazdığı şeklin de tersidir.

İkincisi: Zerubâbel, Fedâyânın oğludur. Şelteil oğlu değildir. Şelteilin kardeşinin oğludur.

Üçüncüsü: Şelteil Yuhannânın oğludur. Yoksa Nîrî oğlu değildir. Matta da böyle yazmışdır.

Yine Luka İncîlinin üçüncü bâbının otuzaltıncı âyetinde, (Sâlih bin Ken’ân bin Arfahşad) diye yazılıdır ki, bu da yanlışdır. Zîrâ Sâlih, Arfahşadın torunu değil, oğludur. Böyle olduğu birinci târîhlerin birinci bâbında ve Tekvînin onbirinci bâbında [On, onbir ve onikinci âyetleri] bildirilmişdir.

Lukanın ikinci bâbının başında, (O günlerde bütün dünyânın tahrîr-i nüfûsu yapılsın diye Kayser Augustus tarafından fermân çıkdı. Kirinius Sûriye vâlîsi iken, yapılan ilk tahrîr bu idi.) diye bildirilen birinci ve ikinci âyetleri de yanlışdır. Zîrâ Romalılar, bütün dünyâya hiç bir zemân hâkim olamamışlardır ki, bütün dünyânın tahrîr-i nüfûsuna fermân çıksın. Hattâ protestan papazları âdetleri üzere bu soruyu geçişdirmek için, 1886 senesinde İstanbulda basdırdıkları Ahd-i Cedîd nüshasında bu ibâreyi tahrîf edip, (O günlerde Kayser olan Augustus tarafından bütün dünyânın deftere kaydedilmesi bâbında fermân çıkdı) şeklinde yazdılar. Fekat, 1243 [m. 1827] senesinde İngiltere cem’iyyetinin Pârisde basdırdığı türkçe nüshada bu ibâre (ve o günlerde vâki’ oldu ki, Kayser Augustus tarafından bütün dünyâyı tahrîr etmeğe fermân çıkdı. Yûsüf dahî tahrîr olunmak için hâmile olan nişanlısı Meryem ile Beyt-i lahm denilen Dâvüdun şehrine çıkdı.) sûretinde yazılıdır. Bundan sonra yazılan tahrîr maddesi incelenmeğe başlayınca; ne Lukaya muâsır olan eski Yunan târîhcilerinden bir kimse, ne de Lukadan birâz önce geçen târîhciler bu tahrîr-i nüfûsa dâir bir söz söylememişlerdir. Kirinius ise, Îsâ aleyhisselâmın doğumundan onbeş sene sonra, Sûriyeye vâlî olduğundan, tahrîr-i nüfûs işi şübheli, vukû’ bulmuş ise de, Kirinius zemânında olamayacağı açıkca ortadadır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.