369

Osmân “radıyallahü anh” tekrâr ayağa kalkdı ve (Yâ Resûlallah! Allah yolunda sırt çulları ve semerleri ile birlikde yüz deve dahâ vermeyi üzerime aldım) buyurdu. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” minberden inerken: (Bundan sonra yapacağı şeylerden Osmâna hesâb yokdur) buyurdu. Eshâb-ı kirâmı tekrâr teşvîk etdi. Osmân “radıyallahü anh”: (Yâ Resûlallah! Allah rızâsı için, sırt çulları ile birlikde yüz deve dahâ vermeyi üzerime aldım) buyurdu. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”: (Tebük askerini donatan kişiye Cennet var!)buyurdu. Bunun üzerine Osmân “radıyallahü anh” bin altın getirerek, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” kucağına dökdü. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”: (Ey Allahım! Ben Osmândan râzıyım. Sende râzı ol) diye düâ etdi. Osmân “radıyallahü anh” Tebük ordusunun yarısını techîz etdi. (Sünen-i Dârekütnî,[1] cilt dört, sahîfe 198). Osmân-ı Zinnûreyn “radıyallahü anh”, bu orduya, takımları ile birlikde, dokuzyüz elli deve, elli at vermiş ve bunların süvârîlerinin techizâtını karşıladığı gibi, onbin dinâr veyâ yediyüz rukye altın dahâ göndermişdir.]

Alî “radıyallahü anh” ise, Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” hicret etdiği gece, Onun yatağına yatıp, kendini Onun için fedâ etmişdi. Nice muhârebelerde (Allahın arslanı) lakabının hakkını verdi. Diğer Eshâb-ı güzînin “radıyallahü anhüm ecma’în” her biri, canlarını ve mallarını, Resûlullah efendimizin emri ile hiç çekinmeden fedâ etdiler. İslâmiyyetin hıristiyanlıkdan fazîlet ve üstünlüğü ve bu iki dîne inanan, bu iki Peygamberi görenler arasındaki fark, güneş gibi meydândadır.

Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem”, İsrâîl oğulları arasında zuhûr etmeyip, İsmâ’îl aleyhisselâmın evlâdından olan arabların arasından zuhûr etmesinde de, nice fâideler, fazîlet ve üstünlük vardır.

Birincisi: Allahü teâlâ, hazret-i Hâcere bir melek gönderip: (Ey Hâcer, Allahü teâlâ tarafından müjdelerim ki, senin oğlun İsmâ’îl aleyhisselâm, büyük bir ümmet sâhibi olacakdır ve senin neslin, Sârenin neslinden üstün olacakdır) diye müjdeledi. İşte Allahü teâlânın bu va’dine binâen, Muhammed Mustafâ “sallallahü aleyhi ve sellem”, İsmâ’îl aleyhisselâm neslinden gelmişdir. Allahü teâlâ, hazret-i Sârenin neslinden, pek çok Peygamber göndermişken, İsmâ’îl aleyhisselâmın neslinden sâdece Muhammed aleyhisselâmı göndermişdir. Böylece, Allahü teâlânın va’di yerine gelmişdir.

[1] Alî Dâre-kutnî, 385 [m. 995] de, Bağdâdda vefât etdi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.