415

Bu nemâzlar, cemâ’atin hıfzlarının kuvvetlenmesine yardım etdi.

Süâl 11: Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh” gaybden haber verirdi ve düâları kabûl olurdu.

Cevâb 11: Gaybden haber vermek ve düânın kabûl olması, hazret-i Alîde de, Şeyhaynde de çok görüldü. Şeyhaynın bu kerâmetleri, sahîh haberlerle bizlere geldi. Hazret-i Alînin kerâmetlerini bildirenler arasında yalancıların bulunduğunu hazret-i Alî de bildirmiş, çoğunu yanından kovmuşdur. Birbirlerinin kötülüklerini de bildirmişlerdir. Buhârîde diyor ki, Şeyhaynın düâsı ile yinilen yemek azalmazdı, artardı. Yine Buhârîde diyor ki, hazret-i Ömerin, böyle olacağını zan ederim dediği şeyler, hep zan etdiği gibi olmuşdur. Hazret-i Ömerin, Îrânda harb eden askerini Medînede hutbe okurken görerek, kumandanları Sâriyyeye (Dağ tarafına dikkat et!) dediği meşhûrdur. Hazret-i Ömerin, öldürüleceğinden birkaç gün önce, öleceğini haber verdiği, imâm-ı Ahmedin (Müsned) kitâbında yazılıdır. Hazret-i Ebû Bekrin îmân edeceği ve öleceği zemân gördüğü rü’yâlar sahîh kitâblarda yazılıdır. Nil nehrinin hazret-i Ömerin mektûbuna uyarak akışını değişdirdiği bildirilmişdir. Böyle dahâ nice kerâmetleri bildirilmişdir. Böyle olmakla berâber, Eshâb-ı kirâmın yüksek dereceleri, kerâmet derecesinden dahâ üstündü. Hilâfet makâmında kerâmetin az olması lâzım olduğunu (Füsus) kitâbı, Süleymân aleyhisselâmın mu’cizesini anlatırken bildirmekdedir.

Süâl 12: Hazret-i Alî Resûlullahın yakın akrabâsı ve âhıret kardeşi idi. Bundan dahâ büyük şeref olur mu?

Cevâb 12: Evet, hazret-i Alî, Resûlullahın çok yakın akrabâsıdır. Buna kimsenin bir diyeceği yokdur. Şeyhayn de, Kureyş kabîlesindendir ve kızları, Resûlullaha zevce olmakla şereflenmişdir. Fekat bu yakınlıklar, en üstün olmağa sebeb olamaz. Akrabânın birbirinden yakın olduklarını bildiren âyet-i kerîme, mîrâs için gelmişdir. Halîfelikle, hâkimlikle ve imâmlıkla ilgisi yokdur. Eğer halîfelik akrabâlıkla olsaydı, hazret-i Alînin değil, hazret-i Abbâsın “radıyallahü teâlâ anhümâ” halîfe seçilmesi lâzım gelirdi. Kralların, diktatörlerin âdetleri buna sened olamaz. Halîfeliğin mîrâs gibi, babadan oğula kalmayıp, kâbiliyyeti, liyâkati olanın seçilmesi, Tevrâtda da bildirilmişdi. Allahü teâlâ, hazret-i Mûsâdan sonra, Yûşâ’ aleyhisselâmı Peygamber yapdı. Hârûn aleyhisselâmın oğullarını yapmadı. İslâmiyyetde de halîfenin Kureyş kabîlesinden olacağı bildirildi. Bu kabîlenin hangi kolundan olacağı bildirilmedi. Bu kabîleden olup hilâfetin dokuz şartı kendinde bulunan kimsenin halîfe olmağa hakkı olur.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.