415

(Bu üstünlüklerin, peygamberlik derecesi yanında te’sîrleri olmaz. Başkalarından dahâ üstün olmağa te’sîri olur) denirse, bu üstünlüklerin, peygamberliğe te’sîri olmadığı gibi, peygamberlik sıfatlarında Peygambere benzemeğe de te’sîri olmıyacağı meydândadır. Evet, bunlardan başkasının üstünlüğüne te’sîr eder. Bunun için de, hazret-i Alî, kendi hilâfeti zemânında bulunan Eshâb-ı kirâmın hepsinden dahâ üstündür. Ehl-i sünnet âlimleri böyle inanmakdadır. Buraya kadar yazılanlar, Nasîrüddîn-i Tûsînin(Tecrîd) kitâbına cevâbdır.

Süâl 22: Halîfe olmak için, efdal olmak, dahâ üstün olmak lâzımdır sözü, nasıl doğru olabilir? Hazret-i Alî dahâ üstün olduğu hâlde, Resûlullah ile gazâ yaparken, Kureyşlilerin babalarını, arkadaşlarını öldürdüğü için ve dîne da’vet ederken kimsenin gözyaşına bakmadığı için ve cezâ vermekde acele etdiği için, câhiller onun emrine girmek istemez. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, rûh hastalıklarının mütehassısı olduğundan, bu sebeble başkalarını halîfe yapmış olabilir.

Cevâb 22: Milletleri islâh etmek, râhata ve huzûra kavuşdurmak için, Allahü teâlâ Peygamberler “aleyhimüssalevâtü vetteslîmât” göndermişdir. Peygamberin de, peygamberlik sıfatlarında en üstün olanı halîfe seçmesi lâzımdır. Başkasını seçerse, sefâhet ve zulm yapmış olur. Kureyşliler, babalarını, arkadaşlarını öldürenlerin emrine girmek istemezlerdi demek yanlışdır. Doğru olsaydı, hazret-i Alîden dahâ ziyâde Resûlullahı istemezlerdi. Çünki, değil hazret-i Alînin, bütün Eshâbın gazâlarda Kureyşlileri öldürmeleri, hep Resûlullahın emri ile oldu. Hâlbuki, îmân edenleri, Resûlullahı canlarından çok sevdiler.

Süâl 23: Resûlullaha yardım etmek ve islâmiyyeti yaymak ve Arabistânda, Acem ve Rum memleketlerinde cihâd etmek ve Kur’ân-ı kerîmi toplamak ve memleketler almak, müslimânlara yardım etmek, peygamberlik sıfatlarıdır diyerek, Şeyhaynı dahâ üstün bilmek, çeşidli sorulara sebeb olur. Şöyle ki, (Şerh-ı mevâkıf) ve (Şerh-i akâid) gibi, Ehl-i sünnetin en kıymetli kitâblarında, üstünlük sevâbın çok olmasıdır diyor. Yukarıda bildirilen üstünlük, bu kitâbların sözbirliğini değişdirmek olmaz mı? Sonra, o ta’rîfe göre, kâfir memleketlerini ele geçiren hazret-i Mu’âviye ve başka kumandanların, hazret-i Alîden dahâ üstün olmaları lâzım gelmez mi? Üçüncü olarak deriz ki, o üstünlükler, sonradan ele geçen şeylerdir. İnsanın kendinde bulunan üstünlüklerle birlikde bulunurlarsa, dahâ üstün olur. Hem de, hadîs-i şerîfde, (Allahü teâlâ, bu dîni, fâcir [kâfir] kimse ile de kuvvetlendirir) buyuruldu. Ayrıca deriz ki, kendilerine yalnız bir iki kişi inanmış olan Peygamberler vardı.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.