415

Yalnız Hasen ve Hüseyn evlâdına şerîf dediler. Mısrdaki Türkmen sultânlarından Eşref Şa’bân bin Hüseyn 773 [m. 1371] senesinde, seyyidlerin şerîflerden ayrılmaları için, yeşil sarık sarmalarını emr eyledi. Bu âdetler her yere yayıldı ise de, şer’î bir değeri yokdur). (Mir’ât-i kâinât)da ve (Mevâhib-i ledünniyye)nin türkçe tercemesinde ve Zerkânî şerhinde, yedinci maksadın üçüncü faslında, bu husûsda tafsîlât vardır.

EK: Ehl-i sünnet olmıyanlar, bugün yurdumuzdaki müslimânları aldatmağa çalışıyorlar. Hazret-i Alî ile harb edenleri ve bilhâssa hazret-i Mu’âviyeyi kötülemek için, islâm âlimlerinin kitâblarından vesîka, delîl bulamıyorlar. Abbâsî târîhcilerinin, göze girmek, mal ve mevkı’a kavuşmak için uydurdukları acıklı hikâyelere kendileri de katarak, müslimân yavrularını aldatmağa kalkışıyorlar. Türkçe (Kısas-ı Enbiyâ)kitâbındaki yazıları da değişdirerek, kendilerine yalancı şâhid yapıyorlar. Memleketimizdeki müslimânları ayırmak ve kardeşi kardeşe düşman etmek istiyen hâinlerin nasıl iftirâ etdiklerini, yalan söylediklerini anlatmak için, Kısas-ı Enbiyâdan birkaç satırı kıymetli okuyucularımıza bildirmeği uygun görüyoruz:

(Kısas-ı Enbiyâ), yedinci cüz’, 107.ci sahîfede diyor ki, (Hazret-i Hasen “radıyallahü anh” çok evlenir ve çok boşar idi. Aldığı kızlar, ona âşık olurdu. Zevcesi Ca’de, kendisini boşıyacağından üzülerek hazret-i Haseni zehrledi). Görülüyor ki, hazret-i Haseni, zevcesi Ca’de kıskançlık yüzünden zehrlemişdir. Mezhebsizlerin dediği gibi, Mu’âviyenin “radıyallahü teâlâ anh” bu işde hiçbir suçu ve bilgisi yokdur.

Yüzdoksanüçüncü sahîfede diyor ki: (Hicretin altmışıncı senesinde, hazret-i Mu’âviye hastalandı. Oğlu Yezîdi çağırdı. Ona uzun nasîhat etdi. Bu arada, Kûfe halkı, hazret-i Hüseyni senin üzerine yürütebilirler. Ona gâlib olursan, onu afv et! İhsân eyle! O bize çok yakındır. Üzerimizde büyük hakkı vardır ve Resûlullahın torunudur dedi). Mu’âviyenin “radıyallahü teâlâ anh” Ehl-i beyte olan sevgisi ve saygısı bu sözlerinden, pek iyi anlaşılmakdadır.

Hazret-i Mu’âviyenin hastalığı ağırlaşınca (Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” bana bir gömlek giydirmişdi. Bereketlenmek için, onu bugüne kadar sakladım. Birgün kesdiği tırnakları ve mubârek saçının kıllarını bir şişe içine koyup saklamışdım. Ölünce, o gömleği bana giydiriniz! O tırnakları ve mubârek saçının kıllarını gözlerime ve ağzıma koyunuz. Belki onların hurmetine Cenâb-ı Hak, beni afv eder) dedi.

Yüzdoksandördüncü sahîfesinde diyor ki, hazret-i Mu’âviye, uzun boylu, beyâz, heybetli, çok sabrlı ve çok yumuşak huylu idi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.