Çünki, dünyâ muhabbeti, insanın elinde değildir.
Ehl-i sünnetin temel kitâblarından biri olan (Şerh-i Akâid) kitâbında, Sa’deddîn-i Teftâzânî buyuruyor ki, (Eshâb-ı kirâm arasındaki ayrılıkların, muhârebelerin iyi sebeblerle, güzel niyyetlerle yapıldığına inanmamız lâzımdır. Eshâb-ı kirâmdan birini söğmek, kötülemek câiz değildir. Hazret-i Âişe gibi nass ile üstünlüğü bilinen bir sahâbîyi kötülemek küfrdür. Nass ile bildirilmemiş bir sahâbîyi kötülemek ise, bid’atdır ve büyük günâhdır). (Mevâhib-i ledünniyye) kitâbında yazılı bir hadîs-i şerîfde, (Eshâbım anıldığı zemân, dilinizi tutunuz! Onların şânlarına lâyık olmıyan birşey söylemeyiniz!) buyuruldu. Bir hadîs-i şerîfde, (Eshâbımdan birini söğeni dövünüz) ve Taberânî ile Münâvînin bildirdikleri hadîs-i şerîfde, (Peygamberleri söğen öldürülür ve Eshâbımı söğen dövülür) buyuruldu. Celâleddîn-i Süyûtî hazretlerinin (Câmi’ussagîr) kitâbındaki hadîs-i şerîfde, (Eshâbımın kusûrları, yanlış hareketleri olacakdır. Allahü teâlâ, onları bana bağışlıyacak, kusûrlarını afv edecekdir) buyuruldu. (Hülâsa-tül-fetâvâ) kitâbında diyor ki, (Hazret-i Ebû Bekri ve hazret-i Ömeri söğmek küfrdür. Fekat hazret-i Alîyi onlardan üstün sanmak, küfr değildir. Bid’atdir ve dalâletdir). İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe hazretlerine,(Ehl-i sünnet ve cemâ’at) mezhebi nedir diye soruldukda, (Hazret-i Ebû Bekr ile hazret-i Ömerin en üstün olduklarına inanmak ve Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” iki dâmâdını sevmek ve abdest alırken ayaklardaki iki mest üzerine mesh etmek ve iyi, kötü her müslimânın arkasında nemâz kılmakdır) cevâbını verdi. (Âdâb-ül-menâzil) kitâbında, bir sahâbîyi bir kerre söğmek küfr değildir, dalâletdir. Bir veyâ iki veyâ üç kerre söğen, döverek ta’zîr olunur. Üçden fazla söğen, katl olunur denilmekdedir.
Ehl-i sünnet âlimleri, Eshâb-ı kirâmın “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” üstünlük sırasını üçe ayırmışdır.
1 — Muhâcirler: Mekke şehri alınmadan önce, Mekkeden veyâ başka yerlerden, vatanlarını, memleketlerini terk ederek, Medîne şehrine hicret edenlerdir. Bunlar, Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” yanına îmân ile gelmiş veyâ gelince îmân etmişlerdir. Amr ibni Âs hazretleri bunlardandır.
2 — Ensâr: Medîne şehrinde veyâ bu şehre yakın yerlerde ve Evs ve Hazrec adındaki iki arab kabîlesinde bulunan müslimânlara (Ensâr) denir “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în”. Çünki Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimize her dürlü yardımda ve fedâkârlıkda bulunacaklarına söz vermişler ve sözlerinde durmuşlardır.