İYİ İNSAN OLALIM, HEP İYİLİK YAPALIM!
Allahü teâlâ, iyi insanı sever, Allahü teâlânın sevgisini kazanmak için çalışana (Sâlih insan), (İyi insan)denir. Allahü teâlânın sevgisini kazanmış olana (Velî), (Evliyâ) denir. Başkalarının da iyi insan olması için çalışan Velîye (Mürşid) denir. İyi insan olmak için, Allahü teâlâya karşı iyi olmak ve Peygamber efendimize karşı iyi olmak ve bütün insanlara karşı iyi olmak lâzımdır. Bir kimsede bu üç iyilikden biri bulunmazsa, buna iyi insan denilemez. Allahü teâlâya karşı iyi olmak, Onun var olduğuna, bir olduğuna, herşeyi Onun yaratdığına, yapdığına inanmak demekdir. Her insanın, her canlının ve her cansız cismlerin ve kuvvetlerin yapdıkları herşeyi, O irâde edip, dileyip halk etmekde, var etmekdedir. Muhammed aleyhisselâma karşı iyi olmak, Onun Allahü teâlânın Peygamberi olduğuna, bütün Peygamberlerin ve bütün insanların en üstünü, en kıymetlisi olduğuna ve her sözünü Allahü teâlâ tarafından söylediğine(îmân etmek), inanmak ve Ona tâbi’ olmak, uymakdır. Onun sözlerine (Hadîs-i şerîf) denir. Ona inanmak ve uyabilmek için, Onun sözlerini, hareketlerini ve işlerini, iyi ve fenâ dediklerini öğrenmek lâzımdır. Ya’nî (İlm) lâzımdır.
Müslimânın öğrenmesi lâzım olan bilgilere (İslâm ilmleri) denir. İslâm bilgileri ikiye ayrılır: (Din bilgileri) ve (Fen bilgileri). Din bilgileri de ikiye ayrılır: (Beden bilgileri) ve (Kalb ile îmân bilgileri).Beden bilgileri, yapılması iyi ve lâzım [Farz] olan ve yapılması fenâ ve yasak [Harâm] olan şeyleri bildiren ilmlerdir. Din ilmlerini Muhammed aleyhisselâm bildirdi. Bunlara (İslâmiyyet) denir. Beden bilgilerine(Ahkâm-ı ilâhiyye) veyâ (Ahkâm-ı islâmiyye bilgileri) denir. İslâmiyyeti doğru olarak öğrenip anlatan ve kitâblarına yazan âlimlere (Ehl-i sünnet âlimleri) denir. Ehl-i sünnet âlimleri, bu ilmleri, (Kur’ân-ı kerîm)den ve (Hadîs-i şerîf)lerden anlamışlar, kendi düşüncelerini karışdırmamışlardır. Kendi düşüncelerini de karışdıran âlimlere (Bid’at ehli) veyâ (Dinde reformcu), ya’nî sapık denir. Ehl-i sünnet âlimleri, ilmde (İctihâd) derecesine yükselmiş olan mürşidlerdir. Zemânlarında mevcûd olan fen bilgilerine de âşinâdırlar.
Bir Mürşid-i kâmilin sohbetinde, ya’nî yanında bulunup, ahkâm-ı islâmiyye bilgilerini işiten kimse, hem ahkâm-ı islâmiyyeyi öğrenir. Hem de, Onun mubârek kalbinden yayılan nûrlara kavuşur.