415

Âişe-i Sıddîka “radıyallahü anhâ”nın haber verdiği hadîs-i şerîfde, (Ümmetimin en kötüsü, eshâbıma dil uzatmağa cesâret edenlerdir) buyuruldu.

Eshâb-ı kirâm “aleyhimürrıdvân” arasında olan muhârebeleri, iyi sebeblerden, güzel düşüncelerden ileri geldi bilmek, dünyâlık için, menfe’at için bilmemek lâzımdır. Çünki, onların ayrılığı, ictihâd ve te’vîl ayrılığı idi. Hevâ ve hevesden doğan ayrılık değildi. Ehl-i sünnet âlimleri hep böyle söyliyor. Şu kadar var ki, hazret-i Emîr ile muhârebe edenler, hatâ etdi. Hak, hazret-i Emîr “radıyallahü anh” tarafında idi. Fekat hatâları, ictihâd hatâsı olduğundan, birşey denemez ve dil uzatılamaz. (Şerh-i mevâkıf) kitâbına göre, Âmidî diyor ki, Cemel ve Sıffîn vak’aları ictihâd yüzünden idi. Ebû Şekûr Muhammed Sülemî, (Temhid)kitâbında diyor ki, Ehl-i sünnet ve cemâ’ate göre, hazret-i Mu’âviye ve onunla berâber olanlar “radıyallahü anhüm” hatâ etmişlerdi. Fekat hatâları, ictihâd hatâsı idi. İbni Hacer-i Mekkî (Savâ’ık-ı muhrika) kitâbında diyor ki: Hazret-i Mu’âviyenin hazret-i Emîr ile “radıyallahü anhümâ” muhârebesi, ictihâd sebebi ile idi. Ehl-i sünnet âlimleri böyle bildiriyor. (Şerh-i mevâkıf)daki (Eshâbımızın çoğuna göre, o muhârebeler ictihâd sebebi ile değildi) sözünde eshâbımız diyerek, kimleri anlatmak istemişdir? Ehl-i sünnet âlimleri böyle söylemiyor, aksini söylüyor. Büyüklerin kitâbları, hep ictihâdda hatâ olduğunu bildirmekdedirler. Meselâ, imâm-ı Gazâlî ve Kâdî Ebû Bekr ve diğer imâmlar gibi. O halde, hazret-i Emîr “radıyallahü anh” ile muhârebe edenlere, fâsık, yoldan çıkmış gibi şeyler söylemek câiz değildir.

Kâdî İyâdın “rahime-hullahü teâlâ” (Şifâ) kitâbında, imâm-ı Mâlik “radıyallahü anh” diyor ki: (Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” eshâbından birine, meselâ Ebû Bekre veyâ Ömere veyâ Osmâna veyâ Mu’âviyeye veyâ Amr ibni Âsa “radıyallahü anhüm” söğen ve onları kötüliyen bir kimse, eğer yoldan çıkdılar, kâfir oldular dedi ise bu kimseyi öldürmelidir. Yok eğer başka bir ayb ve kusûr ile kötüledi ise, şiddetli dövmelidir). Hazret-i Alî “radıyallahü anh” ile muhârebe edenler, kendilerine alevî diyen şî’îlerin taşkın olanlarının dedikleri gibi, kâfir değildir. Fâsık da değildir. Çünki, Âişe Sıddîka “radıyallahü anhâ” ve Talha ve Zübeyr ve Sahâbe-i kirâmdan birçoğu onlardandır “rıdvânullahi aleyhim ecma’în”. Talha ile Zübeyr “radıyallahü anhümâ” Cemel muhârebesinde onüçbin kişi ile berâber öldürülmüşdü. Hazret-i Mu’âviye “radıyallahü anh”, bu zemân işe karışmamışdı. Bir müslimân, bunlara yoldan çıkdı ve günâha girdi gibi sözler söyliyemez. Kalbi bozuk, rûhu pis olan, söyler.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.