Yoksa uydurma hadîs yazacak kadar ve böyle yapanlar için Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” bildirdiği ağır cezâlara aldırış etmiyecek kadar, dîninin kuvveti ve Allahdan korkusu yokmu idi? Yokdu demek, ne kadar şenâ’at, çirkinlik olur. Böyle söyliyen kimsenin dar havsalası, kalın kafası, bu hadîs-i şerîflerdeki ma’nâları çok gördüğü için, mevdû’ demekden başka çâre bulamaz).
19 — Dinde reformcu (Âhıreti görmedik ki, Şa’rânînin Mevkıf denilen yerin coğrafî durumuna âid sözlerini, Sırât, Mîzân, Cehennem ve Cennet için yapdığı harîtayı, oraya tatbik edelim. Biz bu gibi şeyler için, Kitâb, Sünnet, Akl ve Hikmet delîllerinden hiçbir delîle rastlamadık. Ne garîbdir ki, sizin şeyhlerinizin çoğu, dünyânın en meşhûr ve fâideli coğrafyasından yüz çeviriyor, görülemeyen âhıret için harîtalar çiziyorlar) diyor.
Bu sözleri ile Evliyâ-i kirâma ve bunların kerâmetlerine saldırmakda, müslimânların bunlara olan îmânlarını, i’timâdlarını yıkmağa çalışmakdadır. Hâlbuki, bu davranışında da çok haksızdır. Çünki, bir âyet-i kerîmede meâlen,(Çok zikr ediniz. Zikr etmekle kalb itminâna kavuşur) buyuruldu. Hadîs-i şerîfde, (Allah sevgisinin alâmeti, Onu çok zikr etmekdir) buyuruldu. Hadîs âlimleri (Resûlullah, her an zikr ederdi) buyurdu. İşte bunun için bu ümmetin büyükleri çok zikr ederdi. Böylece, islâmiyyetin bu emrini de yerine getirmeğe çalışırlardı. Çok zikr edince, mubârek kalbleri itmînâna kavuşurdu. (Her derdin şifâsı vardır. Kalbin şifâsı, zikrullahdır) ve (Takvânın kaynağı, âriflerin kalbleridir) hadîs-i şerîflerinin haber verdiği gibi, kalb hastalığından, günâhlardan kurtuldular. Allahü teâlânın sevgisine kavuşdular. İşte takvâ sâhibi olan, kalbleri temiz olan, Allahü teâlânın çok sevdiği bu büyük âlimler diyorlar ki, (Çok zikr ederken, dünyâyı, herşeyi unutuyoruz. Kalbimiz ayna gibi oluyor. İnsan uykuda, herşeyi unutunca, rü’yâ gördüğü gibi kalblerimizde birşeyler görünüyor). Bu gösterilenlere (Keşf), (Mükâşefe), (Şühûd) ismlerini veriyorlar. Böyle olduğunu, her asrda binlerle Velî haber veriyor. Çok zikr etmek ibâdetdir. Çok zikr edenleri Allahü teâlâ sever. Bunların kalbleri, takvâ kaynağı olur. Bunları Kitâb ve Sünnet haber veriyor. Bunlar (Ümûr-i teşrî’iyye)dir. Bunlara inanmıyan, Kitâba ve sünnete inanmamış olur. Kalbde keşf ve şühûd hâsıl olduğunu da, Allahü teâlânın sevdiği doğru müslimânlar haber veriyor. Hadîs-i şerîfde, (Çok zikr edenin kalbinde nifâk kalmaz) buyuruldu. Bunları haber verenler, münâfık olmıyan, özü, sözü doğru kimselerdir.