481

Şu’ûrunu gayb ediyor. Burada (Üsûl-i fıkh) ilminin ince mes’elelerinden birine dokunmakdadır. Kısacası şöyledir: Dört mezhebdeki fukahâ yedi derecedir. Birincisi (Müctehid-i fiş-şer’) olan birinci tabakadır. Bunlar(Müctehid-i mutlak)dır. Dört mezhebin imâmları böyledir. Kendi mezheblerinin üsûl ve kâidelerini kurmuşlardır. İkinci tabaka, (Müctehid-i fil-mezheb) olanlar, mezheb imâmının kâidelerine uyarak, delîllerden ahkâm çıkarırlar. İmâm-ı a’zamın talebesi arasındaki müctehidler böyledir. Üçüncü tabaka, (Müctehid-i fil-mesâil) olan âlimlerdir. Bunlar mezheb imâmının ve talebelerinin bildirmedikleri mes’elelerin hükmlerini çıkarırlar. Onlara muhâlefet edemezler. Tahâvî, Ebül-Hasen Ubeydüllah Kerhî ve Şemsül-eimmeler ve Kâdîhân böyledir. Dördüncü tabaka, (Eshâb-ı tahrîc)dir. Bunlar müctehid değildir. Bildirilmiş olan mücmel sözleri ve mübhem hükmleri açıklarlar. Râzî bunlardandır. Beşinci tabaka, (Eshâb-ı tercîh)dir. Gelmiş olan rivâyetlerin sıhhat derecelerini ayırırlar. (Kudûrî) ve (Hidâye) sâhibi böyledir. Altıncı derece, (Eshâb-ı temyiz)dir. Kavi, za’îf, zâhir ve nâdir haberleri birbirlerinden ayırırlar. (Kenz), (Muhtâr), (Vikâye) kitâblarının sâhibleri böyledir. Yedinci tabaka, bunların hiçbirini yapamazlar. Bunların hiçbiri, meşakkat olmadıkça, mezhebe muhâlif fetvâ veremezler. Dinde reformcu, bu sözü değişdirerek, kendi mezhebinden olmıyan kitâbı okumak ve hele amel etmek yasak edilmişdir diyor. Hâlbuki yukarıdaki âlimler ve her müslimân, dilediği mezhebin kitâbını okurlar, öğrenirler, isterlerse, başka mezhebe geçerler. Harac olunca, ya’nî sıkışık zemânda, herkes, kendi mezhebindeki ruhsatları yapar. Yapamazsa veyâ bir iş için ruhsat bulamazsa başka mezhebdeki kolaylığa uyarak sıkıntıdan kurtulur. Yalnız, bir işi başka mezhebe göre yaparken, o mezhebde bu iş için olan farzları ve vâcibleri de yapması, fesâdlarından, harâmlarından sakınması lâzımdır. Bunun için, başka mezhebdeki lâzım olan şeyleri öğrenmiş olması gerekir. İbni Hümâmın beşinci tabakada, (Ehl-i tercîh)den olduğu, (İbni Âbidîn)in “rahmetullahi teâlâ aleyh” üçüncü cildi başında yazılıdır. Ya’nî, dinde reformcunun dediği gibi, mutlak müctehid olmak şöyle dursun, hiç müctehid değildir. Her mukallid gibi, onun da, mezheb imâmını taklîd etmesi lâzımdır. Dinde reformcu, İbni Âbidîn gibi âlimler için, İbni Hümâm gibi mukallidleri taklîd ediyorlar diyerek, taklîdcilerin taklîdcisidirler diyordu. Şimdi de taklîd etmezler diyerek kötülemeğe kalkışıyor. Ehl-i sünneti gözden düşürmek için ne yapacağını bilemiyor! Ehl-i sünnet âlimlerinin kitâbları meydândadır.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.