481

Koca reformcu moskof Mûsâ Beykiyef de, kelâm, fıkh bilgilerine çatıyordu. İslâm âlimlerinin işi gücü bırakarak, Yunan felsefesi ile uğraşdıklarını yeriyordu. O zemân Yunan felsefesi Arabcaya terceme edilince, bir yenilik, ilericilik olarak islâm memleketlerine yayılmışdı. Çok kimsenin akllarını, bilgilerini bulandırmışdı. Kelâm âlimleri, zemânlarında ehemmiyyet kazanan o yeni fikrleri birer birer inceliyerek cevâblandırdılar. Böylece, Ehl-i sünnet i’tikâdını sarsılmakdan korudular. Bugün de, ilmin, fennin, yeni buluşların, islâm inançlarına bağlılığı bulunan yerlerini incelemek, cevâblandırmak, din adamlarımızın şerefli bir vazîfesidir. Dinde reformcular, bugün bu ihtiyâcı anlıyorlar, istiyorlar da, eski âlimleri, zemânlarındaki vazîfeyi yapdıkları için, niçin lekelemeğe kalkışıyorlar? Demek ki, bir ilme, bir temele dayanmadan, körü körüne, islâm âlimlerini küçültmek çabasındadırlar. Bugün, din bilgileri, yeni buluşlara, bilişlere uydurulmuyor. Büyük bir suç oluyor diyorlar. Eski âlimler, dîni, zemânlarının felsefesi ile, yeni buluşları ile karışdırmışlar. O da suç diyorlar. Görülüyor ki, din adamlarının her yapdıkları, reformculara göre suç olmakdadır.

10 — Mûsâ Cârullah, (İslâmiyyetin temiz inanışları, İlm-i kelâm denilen akıntılarla kirletildi, bozuldu) diyor.

Cevâb: Koca reformcu moskof Beykiyefin kitâbından alınan bu sözler, din câhilliğinin açık bir etiketidir. İlm-i kelâmın islâmiyyete nasıl ışık tutduğunu, nasıl hizmet etdiğini, o ilmin içine girerek inceleyenler anlayabilir. Koskoca bir ilme karşı böyle derme çatma sözlerle saldırmanın hiçbir kıymeti olamaz. Fen yobazları, ilm-i kelâma, hep nazariyyeler, tecribesiz düşünceler diyerek saldırmakdadır. Bunlar bilmiyor ki, din bilgileri nakl yolu ile, önce gelenlerden haber almakla öğrenilir. Tecribe, fen bilgilerinde olur. Fen bilgileri tecribe ile öğrenilir. Her iki ilmin insandaki yeri beyindir. Beyin ise, yalnız düşünür, hesâb eder. İşitdiğinin, yapdığının doğru olup olmadığını anlar. Tecribeyi yapan, insanın beyni değil, organlarıdır. Bu reformcu, bildiği şeyleri, elleri ile mi biliyor, yâhud ayakları ile mi anlıyor?

11 — Reformcu Mûsâ Cârullah diyor ki, (Fıkh kitâbları yazılırken ibâdetlerde, azâbı ve sevâbı esâs tutmuşlar. Böylece islâmiyyeti sosyal bir din olmakdan mahrûm bırakmışlar. Bunun şu günâhı var diyecek yerde ve Cehennem ateşinin şiddetini anlatacakları yerde, islâmiyyetin ahlâk ve cem’ıyyet üzerindeki fâidelerini anlatsalardı ve sevâb ve azâb yerine, akl ve zekâyı iknâa çalışsalardı, islâmiyyeti sosyal bir din olmakdan mahrûm etmezlerdi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.