481

Allahü teâlânın, Resûlüne olan ikrâmlarından, ihsânlarından biri de şudur ki, ya’nî Onun hakkı için, Onun yüksek derecesi için yapılan düâları kabûl buyurur. Buna inanmıyanın bu ni’metden mahrûm kalması, kendisi için en büyük zarardır. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ile, hayâtda olduğu zemân da tevessül edilmişdir. Nesâî ve Tirmüzî bildiriyorlar ki, Resûlullahın yanına bir a’mâ geldi. Gözlerinin açılması için düâ etmesini diledi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ona (İstersen düâ edeyim, istersen sabr et. Sabr etmek, senin için dahâ iyi olur) buyurdu. Düâ etmeni istiyorum. Beni güdecek kimsem yokdur. Çok sıkılıyorum deyince, (İyi bir abdest al! Sonra bu düâyı oku!) buyurdu. Düânın tercemesi şudur: (Yâ Rabbî! İnsanlara rahmet olarak gönderdiğin sevgili Peygamberin ile sana teveccüh ediyorum. Senden istiyorum! Yâ Muhammed “aleyhisselâm”! Dileğimin hâsıl olması için Rabbime senin ile teveccüh ediyorum. Allahım! Onu bana şefâ’atci eyle!) Bunu imâm-ı Beyhekî de haber veriyor. Ayrıca (kalkdı, gözleri görerek gitdi) de diyor. Bu düâyı okumağı ona Resûlullah öğretdi. Kendisi düâ buyurmadı. Onun teveccüh eylemesini, yalvarmasını, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” ile istigâse etmesini, dilediğinin böyle hâsıl olmasını arzû buyurdu. Resûlullah hayâtda iken de, vefâtından sonra da kendisi ile istigâse olunurdu. Selef-i sâlihîn, Resûlullahın vefâtından sonra bu düâyı çok okumuş, bununla murâdlarına kavuşmuşlardır. Halîfe Osmân “radıyallahü anh” birinin bir dileğini kabûl buyurmuyordu. Bu kimse, Eshâbdan Osmân bin Hanîf hazretlerine gelip, yardım etmesini istedikde, ona bu düâyı okumasını öğretdi. Okuyup da, halîfenin yanına gidince, dileğinin kabûl olunduğunu Taberânî ve Beyhekî haber vermekdedirler. Taberânînin haber verdiği bir hadîs-i şerîfde, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” düâ ederken,(Peygamberinin ve Ondan önce gelen Peygamberlerin hakkı için)buyururdu. Resûlullah ile veyâ başka Peygamberler veyâ Velîler ile(Teveccüh) etmek, (Tevessül) etmek, (İstigâse) etmek ve (Teşeffu’)etmek, hep aynı şey demekdir. Ameller ile, ibâdetler ile tevessül etmenin câiz olduğunu islâmiyyet bildirmişdir. Eski zemânda, bir mağaraya girip kapalı kalmış olanların, Allah için yapmış oldukları hâlis işlerini söyliyerek yalvardıkları zemân, mağara ağzını tıkamış olan taşın açılarak kurtulduklarını hadîs-i şerîf haber veriyor. İşleri vesîle ederek yapılan düâ kabûl olunca, işlerin en iyilerini yapanları vesîle ederek yapılan düâlar elbette kabûl olur. Ömer-übnül-Hattâb “radıyallahü anh”, hazret-i Abbâsı vesîle ederek yağmur düâsı yapdı. Eshâb-ı kirâmdan hiçbiri buna karşı birşey demedi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.