10: Abdülmelik bin Mervan, hadîs ve fıkh âlimi idi. Zühdü ve ibâdeti çok olmakla meşhûr idi. Tâbi’înin büyüklerinden imâm-ı Nâfî’ (Medînede, Abdülmelikden dahâ derin fıkh âlimi, dahâ çok ibâdet eden, hac bilgisine ve edeblerine ondan dahâ vâkıf ve Kur’ân-ı kerîmi ondan dahâ güzel okuyan kimse görmedim) buyurmuşdur. Âlimlerin çoğuna göre, Medînenin yedi fıkh âlimlerinden birisi, Abdülmelikdir. Tâbi’înin büyüklerinden imâm-ı Şa’bî buyuruyor ki, (Her görüşdüğüm âlimden kendimi yüksek gördüm. Yalnız, Abdülmeliki kendimden yüksek buldum.) Âsîlerin başı olup çok kan döken Muhtarla harb ederek, onu öldürdü. Hilâfeti şer’an sahîh idi. Kâ’beyi ta’mîr etdi. 1040 [m. 1631] da dördüncü Murâd hânın ta’mîrine kadar onun binâsı devâm etdi. Bundan önce, rum altınları ve acem gümüşleri kullanılırdı. İlk islâm parasını basan budur. Sicilya ve Adana fâtihidir. Oğlu Meslemeyi İstanbulu almağa gönderdi. Mesleme “rahmetullahi teâlâ aleyh” Ayasofyada nemâz kıldı. Arab Câmi’ini yapdı (26-86).
11: Velîd bin Abdülmelik, sâlih, çok ibâdet ve hayrât ve hasenât sâhibi idi. Kur’ân-ı kerîmi her üç günde bir hatmederdi. İyilikleri, ihsânları hesâba sığmazdı. Halîfe olur olmaz, amcası oğlu Ömer bin Abdül’azîzi Medîne vâlîsi yapdı. Dörtyüz sandık altın sarf edip, Şâmda Ümeyye câmi’ini yapdırdı. İslâmiyyetde ilk hastahâne ve aşhâne [imâret] yapan Velîddir. Din adamlarının borçlarını, kendi öderdi. Kuteybiye ismindeki kumandanı Buhârâyı Türklerden sulh ile aldı. Endülüs, Ankara, Semerkand ve Hind fâtihidir. Mührünün üzerinde (Yâ Velîd, öleceksin ve hesâba çekileceksin!) yazılı idi (46-96).
12: Süleymân bin Abdülmelik, âlim, gayretli, fasîh, beliğ, hayrı sever, âdil idi. Zulm yapmakdan çok sakınırdı. Birgün biri gelip, çiftliğini elinden aldıklarını söyleyince, Allahdan çok korkduğu için, tahtından inip, yerden halıyı kaldırıp, yanağını toprağa koydu. O zâlim me’mûra emr yazılıncaya kadar yanağımı toprakdan kaldırmam, diye yemîn etdi. Emr hemen yazılıp, çiftçiye verildi. Seyyid Abdülhakîm Efendinin “rahmetullahi teâlâ aleyh” not defterindeki şu yazı da, islâm halîfelerinin adâletini göstermekdedir: Halîfe Süleymân, Tâbi’înden Ebû Hâzim hazretlerine sordu ki, ölmek istemiyoruz. Bunun sebebi nedir? Buyurdu ki, yâ Süleymân!Âhıretinizi harâb, dünyânızı ma’mûr eylediniz. Ma’mûr bir yerden, harâb yere gitmeği elbet istemezsiniz (60-99).
13: Ömer bin Abdül’azîz bin Mervan “rahmetullahi teâlâ aleyh” (61-101). [Bu halîfenin iyi bir müslimân ve âdil olduğunu, Mevdûdî de yazmak zorunda kalmışdır.