481

Hakîkat kitâbevi tarafından 1415 [m. 1994] de yeniden tab’ edilmişdir. Demek oluyor ki:

1 — Her müslimânın, bir ibâdet, bir iş yaparken, dört mezhebden birine uyması lâzımdır. Dört mezhebin âlimlerinden başka bir âlime uymak câiz değildir.

2 — Her müslimân, kendine kolay gelen, dilediği bir mezhebe uyabilir. Bir işini bir mezhebe, başka işini başka mezhebe göre yapabilir.

3 — Bir işi çeşidli mezheblere uyarak yapmağa gelince, o mezheblerden birinde, bu işin sıhhati için şart olan şeylerin hepsini yapmak lâzımdır. Bu iş, bu mezhebe göre sahîh olur. Buna (Takvâ) denir, çok iyi olur. Bu mezhebi (Taklîd) etmiş, diğer mezhebleri de gözetmiş olur. Bir mezhebi taklîd etmek, bunun bütün şartlarını yerine getirmekle câiz olur. Bir ibâdeti, bir işi uyduğu mezheblerin hiçbirine göre sahîh olmaz ise, buna (Telfîk) denir. Telfîk, hiçbir sûretle câiz değildir.

4 — İnsan, seçdiği mezhebe her zemân bağlı kalmağa mecbûr değildir. Dilediği zemân başka mezhebe nakl edebilir. Bir mezhebe tâbi’ olmak için, bu mezhebin fıkh bilgilerini iyi öğrenmek lâzımdır. Bu da ilmihâl kitâblarından öğrenilir. Bunun için, hep bir mezhebe bağlı kalmak kolay olur. Bir mezhebden ayrılıp, başka mezhebe intikâl etmek veyâ her hangi bir işde başka mezhebi taklîd etmek güçdür. Başka mezheb, ancak ihtiyâc hâlinde, ya’nî harac bulununca ve bütün şartlarına uyarak taklîd edilebilir.

Başka mezhebin de fıkh bilgilerini öğrenmek güç olduğu için, câhillerin, ya’nî fıkh bilgisi olmıyanların başka mezhebi taklîd etmelerini fıkh âlimleri men’ etmişlerdir. Meselâ (Bahr-ül-fetâvâ)da, (Hanefî mezhebinde olanın yarası durmadan aksa, her nemâz vaktinde abdest alması güç olsa, Şâfi’î mezhebine uyarak nemâz kılması câiz olmaz) denilmekdedir. Çünki, Şâfi’î mezhebinin şartlarına da uymayınca, nemâzı sahîh olmaz. İbni Âbidîn ta’zîr bahsinde bunu geniş anlatmakdadır. Ehl-i sünnet âlimleri “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, câhillerin ibâdetlerini fesâddan korumak için, harac, ya’nî meşakkat olmadıkça, mezheb taklîd etmelerine izn vermemişlerdir.

Tahtâvî, (Dürr-ül-muhtâr hâşiyesinde), Zebâyıh kısmında diyor ki, (Tefsîr âlimlerinden ba’zısı buyurdu ki, (Âl-i İmrân) sûresinin yüzüçüncü (Allahın ipine sarılınız!) âyet-i kerîmesi, fıkh âlimlerinin bildirdiklerine sarılınız demekdir. Fıkh kitâblarına uymıyanlar, dalâlete düşer ve Allahü teâlânın yardımından mahrûm kalır ve Cehennem ateşinde yanar.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.