Müslimân devletleri bir yandan atom gücü, füzeler, jetler, elektronik âletler yapmalı, öte yandan da kâfirlerin soğuk harbine karşı koymalıdır. Kitâb, mecmû’a, gazete, radyo, televizyon ve filmler ile islâmiyyetin üstünlüğünü, fâidelerini, hem müslimânlara, müslimân yavrularına öğretmeli, hem de bütün dünyâya yaymalıdır. Bunu yapabilmek için, islâm bilgilerinin hem din, hem de fen kollarını iyi öğrenmelidir. Millet de devletin bu çalışmalarına yardım etmelidir. İslâm medreselerinde eskiden fen bilgileri de okutuluyordu. İslâma hizmet etmek ve din düşmanlarının yalanlarını, iftirâlarını yüzlerine çarpabilmek istiyenlerin, bugün de, en az lise bilgilerini ve Ehl-i sünnetin temel bilgilerini iyi kavramaları lâzımdır. Bu ikisinden birinde eksiği olanların islâmiyyete fâideleri değil, zararları dokunur. Yarım âlim insanın dînini alır sözü meşhûrdur. Bunları erkekler yapmalıdır. Erkekler çalışınca, kadınlara yapacak hiçbir ağır iş kalmaz. Devlet her köyde Kur’ân kursları açmalı, kız, oğlan her çocuğa Kur’ân ve ilm-i hâl öğretmelidir. Bu vazîfeyi ihtiyârlar ve hanımlar yapmalıdır. Her müslimânın, din bilgilerini öğretdikden sonra, oğlunu liseye ve üniversiteye göndermesi lâzımdır. Müslimânlar çocuklarını okutmazsa, devlet işleri, idâre ve kumanda makâmları, propaganda vâsıtaları, teşrî’ ve icrâ organları kâfirlerin, mürtedlerin elinde kalır. Küfrü yayarlar. Müslimânlara işkence yaparlar. İslâmiyyete hizmet etmek için, erkeklerin üniversiteyi bitirmeleri ve dahâ da çalışmaları lâzımdır. İslâm ile küfr, hergün çarpışıyor. Birisi, elbette ötekini yenecekdir. Bu ölüm kalım savaşına katılmıyan, bu korkunç savaşdan haberi bile olmıyan ahmaklar, dünyâda da, âhıretde de cezâ, azâb göreceklerdir. İslâm düşmanları ile savaşan hükûmete elinden geldiği kadar yardım edenler, cihâd, gazâ sevâbına kavuşacaklardır. İslâm bilgilerinin yayılmasına mâni’ olan ve gazeteleri, radyoları ve televizyonları ile islâm dînine saldıran, milletlerini sömürerek, bütün gelirlerini kendi zevk ve eğlenceleri için insanları köle yapmak için kullanan azgın, zâlim kâfirlere karşı cihâd yaparak, ma’sûm insanları bunların pençelerinden kurtarmamız ve se’âdete kavuşdurmamız emr olundu. Bu emr, bu ibâdet, devlete, cihâd ordusuna yardım etmekle olur. Devletden iznsiz yapılırsa, cihâd değil, fitne çıkarmak ve anarşi olur. Allahü teâlâ çalışana yardım eder. Boş oturanı sevmez ve yardım etmez.
Müslimân ismini taşıyanların yetmişüç fırka olacağı, hadîs-i şerîfde bildirildi. Bu hadîs-i şerîf, (Berîka) ve (Hadîka) kitâblarında açıklanmakda ve (Buhârî) ve(Müslim) kitâblarında bulunduğu bildirilmekdedir. Îmânları başka başka olan bu fırkalar birbirleri ile birleşemez. Önce, inançlarının birleşdirilmesi lâzımdır. Müslimânların çeşidli fırkalarını birleşdirelim diyenler, hak üzerinde birleşmelerini istemelidirler.