Hadîs-i şerîflerle bildirilen ibâdetlerin islâmiyyet olmadığını söylemesi, Seyyid Kutbun nasıl bir reformcu olduğunu açıkça göstermekdedir.
Otuzüçüncü sahîfede: (İslâm, kimsenin dîne zorla girmesi için bir harbin yapılmasını aslâ göz önünde bulundurmaz) diyor.
Kırkbirinci sahîfede: (İslâm peygamberinden ve onun yolunda gidenlerden istenilen şey, insanları bu dîne sokmak için yumuşak da’vetlerde cehd ve gayret göstermekdir) diyor.
Bu yazıların yanlış ve iftirâ olduğunu ellinci maddede uzun bildirmişdik. Müslimânlar herkese yumuşak davranır. Birbirlerine yumuşak olarak (emr-i ma’rûf) yaparlar. Dâr-ül-harbdeki kâfirler ile de iyi geçinmemiz emr olundu. Müslimânların düşmanlara karşı en kuvvetli silâhı, güler yüzlü ve tatlı dilli olmakdır.
Kırküçüncü sahîfede yine: (İlk fethlerin hepsi, islâmı, bütün beşerin tek dîni hâline zor kullanarak değil de, serbest da’vet yoluyla getirmekdi) diyor.
Bunun yanlış olduğunu bildiren hadîs-i şerîfler yukarıda bildirilmişdir.
Kırkbeşinci sahîfede: (İslâmiyyet herkese, yeryüzünde adâletin tehakkukunu emr eder) diyor.
(Müslimânların arasını bulun!) meâlindeki âyet-i kerîmeyi, bütün insanlar arasına yaymağa çalışmakdadır. İslâmiyyet, yeryüzündeki kâfir memleketlerinde adâletin tehakkukunu emr etmez. Buralara îmânın, islâm adâletinin ulaşdırılmasını, yerleşdirilmesini emr etmekdedir.
Ellidokuzuncu sahîfede: (Arab ülkelerinde ictimâî tesânüdü tehakkuk etdirmek için dînî inançları, ahlâkî eğitimin esâsı olarak alırsak, bu ülkelerde revacda olan -yalnız islâm değil- bütün dinlerin bize yardımcı olacaklarını göreceğiz) diyor.
Bir âyet-i kerîmede meâlen, (Doğru olarak yalnız islâm dîni vardır)buyuruldu. Bu Mısrlı yazar ise, bütün bozuk, kötü dinleri, islâm dîni derecesine çıkarmakdadır. İslâm dîni varken, bozuk dinlere, düşüncelere, lüzûm olmadığını anlıyamamışdır.
Altmışdokuzuncu sahîfede: (Mal cem’iyyetin mülkiyyetinde olduğundan, ferd, malını ihtiyâcı olanlara fâizsiz ödünç vermekle mükellefdir) diyor. Mal, yalnız sosyalist ve komünist memleketlerde cem’iyyetin mülküdür. İslâmiyyetde mal, ferdin mülküdür. Bunu elliüçüncü maddede uzun bildirmişdik. İslâmiyyetde ferdin malına başkaları karışamaz. Cem’iyyet, ya’nî devlet, kimsenin malına el koyamaz.