Muhammed Manzûr-i Nu’mânî, İlyâsın (Ümmet-i Muhammediyyenin şimdi yapdıkları ibâdetler, hep rüsûm ve âdetlerdir. Din öğretenler, din idârecileri, rüsûm ve âdetlere bağlı kalmışlardır) dediğini (Melfûzât) risâlesinin onikinci sahîfesinde bildirmekdedir. (Teblîg-i cemâ’at) önderlerinden Muhammed Hasen hân, (Miftâh-ut-teblîg) önsözünde diyor ki, (Zemânımızda din işleri başı boş kaldığı için, çok kimse şirk, küfr ve ilhâd akıntısına kapılmışdır. Allahü teâlâ insanların bu hâline acıyıp, mu’cize olarak, müslimânları gafletden uyandırmak ve onlara din rûhunu aşılamak için Şeyh Muhammed İlyâsı gönderdi. Bu mücâhid, Delhî şehrinin cenûbundaki Mivat kasabasında, zemânın şartları izn verdiği kadar, insanları uyandırmağa çalışdı) diyor. Bütün ümmet küfrde, dalâletde olunca, İlyâs doğru yolu acabâ nereden buldu denirse, buna cevâb vermeleri kolay olmıyacakdır sanırız.
Yukarıda bildirilenlerden anlaşılıyor ki, (Teblîg-i cemâ’at) fırkası, diğer eşkiyâ arkadaşlarının söyledikleri gibi, (Bu ümmet-i Muhammediyye dalâlete düşdü. Doğru yoldan ayrıldı) diyorlar. Bu sözleri, Peygamberimizin “sallallahü aleyhi ve sellem” bildirdiğine taban tabana zıddır. Çünki Tirmüzînin bildirdiği hadîs-i şerîfde, (Ümmetim, dalâlet üzerinde birleşmez) buyurdu. Bu hadîs-i şerîf müctehidlerin ya’nî islâm âlimlerinin sözbirliği yapdıkları bilgilerin hep doğru olacağını kesin olarak bildirmekdedir. Yalnız âlimler değil, aklı başında olan herkes, böyle olduğunu hemen anlar.
Şimdi, bu (Cemâ’at-üt-teblîgiyye) fırkasının nasıl teessüs etdiğini bildirelim: Hindistânın meşhûr din ve târîh adamlarından Ebül-Hasen Alî Nedvî, Cemâ’at-üt-teblîgiyyenin kurucusu İlyâsın sözlerini şöyle bildiriyor: 1345 [m. 1926] senesinde, Medîne-i münevverede iken, bu işe başladım. (Bu hareketi, senin elinde gerçekleşdireceğiz) diye rü’yâda müjdelendim. Bunlar,(Muhammed İlyâsın dîne da’veti) kitâbının yetmişyedinci sahîfesinde urdu dili ile yazılıdır. Bir sahîfe sonra da, Medîneden Hindistâna döndükden sonra, insanları dîne da’vet etmeğe başladı. Bu iki satır yazıdan anlaşılıyor ki, bu da’vet Allahü teâlânın emri ile başlamış ve Allah tarafından kendisine rü’yâda müjdelenmiş. Bu yolun iç yüzü, (İlyâsın melfûzâtı) kitâbında geniş açıklanmakdadır. Bu kitâbda, talebesinden, Muhammed Manzûr Nu’mânî, arkadaşlarına, hocasının şu müjdesini vermekdedir: (Rü’yâ, Peygamberliğin kırkaltı parçasından biridir. Riyâzetler çekmekle, mücâhedeler yapmakla hâsıl olmıyan terakkîler, ba’zı seçilmişlere rü’yâda hâsıl olmakdadır. Bunlara rü’yâda hâsıl olan bilgiler, Peygamberliğin parçalarıdır.