481

Bir sünneti özrsüz terk etmeği sevâb sanırsa, sünneti terk etmesi de bid’at olur. Bir inanışın, bir işin veyâ bir sözün sünnet veyâ bid’at olduğu bilinemediği zemân, bunu yapmamak lâzım olur. Çünki, bid’ati terk etmek lâzımdır. Sünneti yapmak lâzım değildir. Lâzım olmıyan şey yapılmazsa kazâ olunamaz. Bunun için nemâzların kılınmamış sünnetleri kazâ olunmaz. Allahü teâlânın harâm etdiği şeylerden bir zerresini yapmamak, insanların ve cinnin bütün ibâdetlerinden dahâ sevâbdır. Bunun için, güçlük olan yerde vâcib de terk edilir. Fekat harâm işlenemez denildi. Meselâ başkasının yanında tahâretlenilmez.

Bir asrda yaşamış olan müctehidlerin sözbirliğine (İcmâ’) denir. İcmâ’ın bir delîle, senede dayanması lâzımdır. Bu delîl, âyet-i kerîme ve bir kişinin dahî bildirdiği hadîs-i şerîfdir. Yâhud bunlara dayanan kıyâsdır. Kıyâs, âyetde ve hadîsde kapalı bildirilen şeyi açığa çıkarmakdır. İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe “rahmetullahi aleyh” hazretleri kıyâs yolu ile ictihâd buyurmuşdur.

Bir kimse, hiç kitâb okumadan ârif, Velî olabilir. Âyet-i kerîmeyi tefsîr edebilir. Fekat bu kimse, rehber olamaz. Ona bağlanılamaz. Rehberin, ilmde ictihâd derecesine yükselmiş olması ve ma’rifetde vilâyet-i hâssa-i Muhammediyye mertebesinde bulunması lâzımdır. Rehberin [ya’nî mürşidin] her hareketi, her duruşu, her sözü, islâmiyyete uygundur. Ya’nî, her şeyde Resûlullaha uymakdadır. Bunun için, Allahü teâlâ onu çok sever. Müslimânlar, Allahü teâlâyı çok sevdikleri için, Allahü teâlânın çok sevdiğini de çok severler. Rehberi sevmek, Allahü teâlâyı ve Resûlullahı “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” sevmekden ileri gelmekdedir. Bu sevgiye (Hubb-i fillah) denir. İbâdetlerin en kıymetlisinin hubb-i fillah olduğu hadîs-i şerîfle bildirilmişdir. Rehberin emrlerini yapmak, islâmiyyete uymak demekdir. Çünki, Rehberin her sözü ve her işi islâmiyyeti bildirmekdedir. Hayâtda, ya’nî dünyâda hakîkî ilm sunucusu Mürşid-i kâmildir. Din düşmanlarının, müslimânlar için (Allahı bırakıp kulu seviyorlar. İslâmiyyeti bırakıp insana tapınıyorlar) sözlerinin, câhilce iftirâ olduğu, buradan anlaşılmakdadır.

Eshâb-ı kirâma uymak vâcibdir “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în”. Eshâb-ı kirâmın bildirdiği birşey üzerinde kıyâs yapmak câiz değildir. Fekat, bizim gibi mukallidlerin, ya’nî ictihâd derecesine yükselmemiş kimselerin, Eshâb-ı kirâmın sözlerine uymaları câiz değildir. Eshâb-ı kirâmın sözleri ve hareketleri, nassları ve kendi ictihâdlarını gösterir. Bunları da, ancak ictihâd derecesine yükselmiş olan derin âlimler anlıyabilir. Mezheb imâmlarımız, bunları anlamışlar ve anlıyabileceğimiz kadar bizlere bildirmişlerdir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.