Seksenikinci sahîfesinde, ayın ikiye ayrılmasını, târîhcilerin haber verdiğini yazıyor. Âyet-i kerîme ve hadîs-i şerîfler ile bildirildiğini yazmıyor. Hele kendisinin inanıp inanmadığını hiç açıklamıyor.
(Önce zevcesi, sonra amcası vefât etdi. Mü’minlerin büyük kısmı Habeşistânda idi. Artık Allahdan başka dayanağı kalmamışdı) diyor.
Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ve Eshâb-ı kirâm ve her mü’min, her zemân ve her işlerinde, yalnız Allahü teâlâya güvenir. Ancak, O emr etdiği için sebeblere yapışır. Sebeblere dayanmazlar. Onların yapıcı değil, yardımcı olduklarına inanırlar. Doksanikinci ve üçüncü sahîfelerde:
(Mi’râc bir hâldir. İnsanın vücûdünü unutup, rûhunun hâkim olduğu bir vaz’ıyyetde yapılmışdır. İsrâ sûresinde, Hazret-i Peygamber, bir gece yeryüzünün mukaddes merkezlerinden gökdeki ibâdet merkezine (Mescid-i Aksâya) götürüldü. Uzakdaki mescidin, Kudüsde olduğu düşünülemez. Zîrâ o zemân, Kudüsde mescid yokdu diyor ve Rum sûresinde, Filistinin en yakın bir yer olduğu bildiriliyor. Uzak mescid, yakın bir yerde bulunamaz. Allahü teâlâ, Ona eski Peygamberlerin târîhini hâtırlatarak, Onu tesellî ediyor) diyor.
Cevâb: İsrâ sûresindeki âyet-i kerîmede meâlen, (Kulumu gece Mescid-i harâmdan Mescid-i Aksâya götürdüm) buyuruldu. Kul, insana denir. Rûha veyâ insanın bir hâline kul denmez. Buhârîdeki uzun hadîs-i şerîfde ve Ehl-i sünnet âlimlerinin tefsîrlerinde ve bütün kitâblarda, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” Kudüsde, Mescid-i Aksâya gitdim, gördüm buyurduğu bildirilmekdedir. O zemân, Mescid-i Aksâ Kudüsde vardı. Çok önce, Süleymân aleyhisselâm yapdırmışdı. Sonra, Îrânlıların ve Yunanlıların eline geçmişdi. Îsâ aleyhisselâm göğe çıkarıldıkdan sonra Romalıların eline geçdi. Birkaç kerre yıkıldı, yapıldı. Son olarak, Hazreti Ömer ta’mir etdirdi. Filistin, Arabistâna komşu bir yerdir. Başka memleketlerden dahâ yakın olduğu için, (en yakın yer) buyuruldu. Mescid-i Aksâ o zemân yeryüzünde bulunan mescidler arasında, Mekkeye en uzak olanı idi. Bunun için, (en uzak mescid) buyuruldu. En yakın yerde en uzak mescid niçin bulunamazmış? Müslimânlar, hicretden onaltı ay sonraya kadar, Mescid-i Aksâya karşı nemâz kıldı. O zemân, Kudüsde mescid yok olsaydı, oraya karşı nemâz kılmak emr olunur mu idi? Resûlullah da, Kudüsde Mescid-i Aksâda nemâz kıldım der mi idi? Hamîdullahın aklı, düşüncesi ve fen anlayışı, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” mubârek bedeni ile Kudüse ve göklere götürüldüğünü kavrıyamadığı için, buna inanamıyor.