Mi’râcın bir hâl olduğunu anlatmak istiyor. Bunun için de Kur’ân-ı kerîmi yanlış tefsîr ediyor. Düşüncesini kaçamak yollarla isbâta kalkışıyor. Mi’râc bir hâl olsaydı, işitenlerden kimse karşı koymazdı. Kâfirler de, buna karşı bir şey demezlerdi. (Beden ile gitdim) buyurduğu için inanmıyanlar çok oldu. Resûlullahın Mekkeden Kudüse götürüldüğüne inanmıyanın kâfir olduğu sözbirliği ile bildirilmekdedir. Göklere götürüldüğüne inanmıyan ise, bid’at ehli, sapık olur.
Hindli Hamîdullahın küfre kadar giden bu bozuk yazısına Hind âlimlerinin kitâblarından da cevâb vermek yerinde olacakdır. Büyük hadîs âlimi Abdülhak Dehlevî hazretleri, fârisî (Medâric-ün-nübüvve) kitâbında buyuruyor ki, (Allahü teâlânın Muhammed aleyhisselâma olan ihsânlarının en şereflilerinden biri de, Onu Mi’râca çıkarmasıdır. Bu mu’cizeyi Ondan başka hiçbir Peygambere vermemişdir. Resûlullahın Mekkeden Mescid-i Aksâya götürüldüğü, Kur’ân-ı kerîmde açıkca bildiriliyor. Buna inanmıyan kâfir olur. Mescid-i Aksâdan göğe çıkarıldığını meşhûr hadîsler haber veriyor. Buna inanmıyan ise, bid’at ehli ve fâsık olur. Mi’râcın uyanık iken ve cesed ile olduğunu, Eshâb-ı kirâmın ve tâbi’înin ve hadîs âlimlerinin ve fıkh âlimlerinin ve kelâm âlimlerinin çoğunluğu haber vermişlerdir. Böyle olduğunu sahîh hadîsler de açıklamakdadır. Mi’râc çok def’a olmuşdu. Bunlardan biri uyanık iken ve cesed ile idi. Ötekiler yalnız rûh ile idi. Âişe “radıyallahü anhâ”, rü’yâda rûh ile olan mi’râclardan birini haber vermekdedir. Onun bu haberi, uyanık iken cesed ile olan mi’râcın yok olduğunu göstermez. Bununla berâber, islâm âlimleri sözbirliği ile bildiriyorlar ki, Peygamberlerin “aleyhimüsselâm” rü’yâları vahydir. Bunlarda şübhe etmeğe yol yokdur. Gözleri kapalı iken, mubârek kalbleri uyanıkdır. Önceden rûh ile olan mi’râclar, cesed ile olacak mi’râca hâzırlamak için idi. Kâfirler, mi’râca inanmadıkları ve imtihân ederek Mescid-i Aksâdan bilgi istedikleri için, İsrâ sûresinde, Mescid-i Aksâya kadar götürüldüğü açıkca bildirildi. Bu sûrede, (Âyetlerimi göstermek için götürdüm) buyurulması, göklere çıkarıldığını gösteriyor. Bu sûrenin altmışıncı âyetinde meâlen, (Sana gösterdiğimiz rü’yâyı insanlara fitne yapdık)buyuruldu. Burada bildirilen rü’yâ, Mi’râcı haber vermekdedir. Evet, (Mekkeye gidip Eshâbı ile tavâf yapacağını gördüğü rü’yâdır. Bu rü’yâyı Eshâbına haber verdiği sene Mekkeye girmeyip, Hudeybiyeden geri döndükleri için, münâfıklar fitne çıkarmışlardı) da denildi. Hâlbuki rü’yâyı o sene görmemişdi ki, fitneye sebeb olabilsin. Tefsîr âlimlerinin çoğu, buradaki rü’yâ kelimesinin uyanık iken gece görmek için kullanıldığını bildirmişlerdir. Meşhûr şâ’ir Mütenebbî divânından buna misâl göstermişlerdir.