Din adamı kılığına girerek ve yaldızlı birer etiket takınarak, her biri başka başka şeyler yazıyorlar. Bu zındıkların hepsi, islâmiyyeti yıkmakda, müslimânların îmânlarını bozmakdadırlar. Temiz gençler, hangi kitâbı okuyacaklarını, kime inanacaklarını şaşırıp kaldı.
Allahü teâlânın beğendiği islâm dînini öğrenmek ve Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” bildirdiği bu dîne sarılarak dünyâda ve âhıretde huzûra ve se’âdete kavuşmak istiyenler, Ehl-i sünnet âlimlerinin ve Ehl-i sünnetden olan tesavvuf büyüklerinin “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” eskiden yazmış oldukları kitâblarından toplanan (İlmihâl) kitâblarını okumalıdır. Kur’ân-ı kerîmin hakîkatini yalnız Ehl-i sünnet âlimleri anlamışlar ve binlerce kitâb yazarak bildirmişlerdir. Bunlar islâm dîninin gözbebekleridir. Âyet-i kerîmelerle ve hadîs-i şerîflerle övülmüşlerdir. Türedi din adamlarının, zındıkların, sahte şeyhlerin ve sinsi islâm düşmanlarının ve ingiliz câsûslarının uydurma ve yaldızlı yazılarını okumamalı, sözlerine, konferanslarına aldanmamalıdır. İslâmiyyete uyan ve çoluğunu çocuğunu islâmiyyete uygun yaşatan, ya’nî ibâdetlerini yapıp, harâmlardan sakınan hakîkî müslimânların hâzırladıkları doğru kitâbları aramalıdır. Hakîkat Kitâbevinin neşr etdiği bütün kitâblar, bu doğru kitâbların tercemeleridir.
65 — İmâm-ı Rabbânî müceddid-i elf-i sânî Ahmed Fârûkî Serhendî “rahmetullahi teâlâ aleyh”, 1034 [m. 1624] de Hindistânın Serhend şehrinde vefât etmişdir. [3-23] mektûbunda buyuruyor ki: (Allahü teâlânın, Peygamberler “salevâtullahi teâlâ ve teslîmâtühu aleyhim ecma’în” göndermesi, bütün mahlûklara rahmet ve ihsândır. Allahü teâlâ, kendi varlığını ve sıfatlarını, bizim gibi za’îf akllı ve kısa görüşlü kullarına, bu büyük Peygamberleri ile haber verdi “aleyhimüssalâtü vesselâm”. Beğendiği şeyleri, beğenmediklerinden bunlar vâsıtası ile ayırdı “salevâtullahi teâlâ ve teslîmatühu aleyhim ecma’în”. İnsanlara dünyâda ve âhıretde fâideli olan şeyleri, zararlılarından, bunların aracılığı ile ayırd eyledi. Eğer bu şerefli Peygamberler “salevâtullahi teâlâ ve teslîmâtühu aleyhim ecma’în” gönderilmeseydi, insan aklı, Allahü teâlânın var olduğunu anlıyamazdı. Allahü teâlânın büyüklüğünü kavramağa ulaşamazdı. Nitekim, kendilerini çok akllı sanan eski Yunan felesofları, Allahü teâlânın varlığını anlıyamadılar. Yaratanı inkâr etdiler. Kısa aklları, her şeyi zemân yapıyor sandı. Yeryüzünün pâdişâhı olan Nemrûdun, İbrâhîm aleyhisselâm ile çekişmesini herkes bilir. Kur’ân-ı kerîmde de bildirilmekdedir. Uğursuz Fir’avn da, benden başka tanrınız yokdur demişdi.