401

Hastalık zemânında, ezân okundukça, mescid-i şerîfe çıkar ve imâm olup, cemâ’at ile nemâzı kılardı. Vefâtına üç gün kala, hastalığı ağırlaşdı. Artık mescid-i şerîfe çıkamadıklarından (Ebû Bekre söyleyiniz! Eshâbıma nemâz kıldırsın) buyurdu. Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh”, Resûlullahın hayâtında müslimânlara imâm olarak, onyedi vakt nemâz kıldırdı. Cenâze işlerini hazret-i Alînin yapmasını emr buyurdu. Hastalıkdan önce, kendilerine gelmiş olan birkaç altını fakîrlere verip, birkaçını da, Âişeye “radıyallahü anhâ” vermişdi. Rebî’ul-evvelin onuncu Cumartesi günü, Allahü teâlâ Cebrâîl aleyhisselâmı göndererek hâl ve hâtırını sordu. Pazar günü yine gelip sordu ve Yemende Peygamber olduğunu söyleyen yalancı Esved-i Anesînin öldürüldüğünü haber verdi. Resûl-i ekrem de, Eshâbına bildirdi. Pazar günü, Resûlullahın hastalığı ağırlaşdı. Ordu kumandanı yapdığı Üsâme hazretleri gelmişdi. Resûlullah, dalgın yatıyordu. Üsâmeye birşey söylemedi. Fekat, mubârek kollarını kaldırıp, Onun üzerine sürdü. Ona düâ etdiği anlaşıldı. Pazartesi günü Eshâb-ı kirâm mescid-i şerîfde saf saf olup Ebû Bekr-i Sıddîk hazretlerinin arkasında sabâh nemâzını kılarlar iken, Fahr-i âlem hazretleri mescid-i şerîfe geldi. Ümmetinin saf saf olup ibâdet etdiklerini gördü. Sevinerek tebessüm buyurdu. Kendisi de hazret-i Ebû Bekre uyup, arkasında nemâz kıldı. Eshâb-ı kirâm Resûlullahı mescidde görünce, hastalık geçdi sanarak sevindiler. Resûl-i ekrem “sallallahü aleyhi ve sellem” ise hazret-i Âişenin odasına teşrîf buyurup yatdı. (Allahü teâlânın huzûruna, dünyâ malı bırakmadan gitmek isterim, yanında kalan altınları da, fakîrlere dağıt!) buyurdu. Sonra ateşi artdı. Bir müddet sonra, tekrâr gözlerini açıp, hazret-i Âişeye “radıyallahü teâlâ anhâ ve an Ebîhâ” altınları dağıtıp dağıtmadığını sordu. Dağıtacağını söyledi. Bunların hemen dağıtılmasını tekrâr tekrâr emr buyurdu. Hemen dağıtılıp, bildirilince, (Şimdi râhat etdim)buyurdu.

Üsâme “radıyallahü teâlâ anh” tekrâr geldi. (Allahü teâlâ yardımcın olsun! Haydi cenge git!) buyurdu. O da çıkıp ordusuna gitdi. Hemen, hareket emrini verdi.

O sâatde hastalık artdı. Muhterem ve çok sevdiği kızı Fâtımatüz-Zehrâyı istedi. Kulağına bir şey söyledi. Hazret-i Fâtıma ağladı. Tekrâr birşey söyledi. O zemân güldü. Sonra anlaşıldı ki, önce (Ben öleceğim) buyurmuş. O da ağlamış. Sonra (Ehl-i beytimden, ilk önce, benim yanıma gelecek sensin!)buyurmuş. O da, bu müjdeye sevinip gülmüş.

O gün öğleden önce, Cebrâîl aleyhisselâm ve Azrâil aleyhisselâm, birlikde kapıya geldi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.