Bu sırada, gürültü başladı. Her kafadan bir söz çıkar oldu.
Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh” söz aldı. Hazret-i Ebû Bekre dönerek, (Resûl-i ekrem, seni, dînin direği olan nemâzda, kendisine halîfe yapdı. Seni hepimizin önüne geçirdi. Elini uzat! Ben, seni halîfe seçdim) dedi. Ebû Ubeyde de, Ebû Bekri seçmek için elini uzatırken, Beşîr yerinden fırladı. Bunlardan önce, Ebû Bekrin elini tutup bî’at eyledi. Ya’nî halîfemiz sensin, dedi. Ömer ve Ebû Ubeyde de bî’at etdi. Evs kabîlesinin hepsi, reîsleri Üseyyed bin Hudayr ile birlikde gelip, bî’at etdiler. Bunları görünce Hazrecliler de bî’at etdi.
Ebû Bekr, Ömer ve Ebû Ubeyde “radıyallahü anhüm” yetişmeseydi, Sa’d bin Ubâdeye bî’at olunacak, böylece Evs kabîlesi ile Hazrec kabîlesinin arası açılacakdı. Kureyş ise, bunu hiç kabûl etmeyip, müslimânlar parçalanacakdı. İşte Ebû Bekr-i Sıddîk, bu büyük tehlükeyi önledi. Onun halîfe seçilmesi ile, islâmiyyet parçalanmakdan kurtuldu.
Bu hizmetde büyük payı bulunan Beşîr bin Sa’d hazretleri, ikinci Akabede, Bedrde, Uhudda ve bütün gazâlarda bulunmuş, kahramanca çarpışmışdır. Hicretin onikinci senesinde, Yemâme cenginde şehîd olmuşdur.
Hazret-i Ebû Bekr “radıyallahü anh” pazartesi günü halîfe seçilince, salı günü, mescid-i şerîfe gelip, Eshâbı topladı. Minbere çıkdı. Hamd ve senâdan sonra, (Ey müslimânlar! Sizin üzerinize vâlî ve emîr oldum. Hâlbuki, sizin en iyiniz değilim. Eğer iyilik yaparsam bana yardım ediniz. Fenâ iş yaparsam, bana doğru yolu gösteriniz! Doğruluk emânetdir. Yalancılık hıyânetdir. Sizin za’îfiniz, bence çok kıymetlidir. Onun hakkını kurtarırım. Kuvvetine güveneniniz ise, bence za’îfdir. Çünki, ondan, başkasının hakkını alırım. İnşâallahü teâlâ, hiçbiriniz cihâdı terk etmesin. Cihâdı terk edenler zelîl olur. Ben Allaha ve Resûlüne itâat etdikçe, siz de bana itâat ediniz. Eğer ben Allaha ve Resûlüne âsî olur, doğru yoldan saparsam, sizin de bana itâ’at etmeniz lâzım gelmez. Kalkınız, nemâz kılalım! Allahü teâlâ hepinize iyilik versin!) dedi.
Sonra, Resûlullahın “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” işini temâmladılar. Erkek, kadın, çocuk, köle, herkes, bölük bölük odaya girip, akşama kadar, cemâ’atsız olarak, nemâzını kıldılar. Çarşamba gecesi karanlıkda, o odaya defn etdiler.
(Kısas-ı enbiyâ) kitâbı dörtyüzonuncu sahîfede diyor ki: Resûlullah hayâtda iken, vahy geliyor ve ümmete teblîg olunuyor idi.