3 — Kur’ân-ı kerîm (Vahy-i metlû)dur. Ya’nî, Cebrâîl aleyhisselâm adındaki bir melek, bildiğimiz kelimeleri ve harfleri okumuş, Resûlullah da “sallallahü aleyhi ve sellem”, bunları işitdiği gibi ezberlemiş ve Eshâbına okumuşdur. Böyle olduğunu bildiren âyet-i kerîmeler çokdur. Bu âyet-i kerîmelere yanlış ma’nâ veren bölücülerin kitâblarına aldanmamalıdır.
4 — Ba’zıları, (Kurânda 6666 âyet vardır. Şimdi elde mevcûd olanlarda ise, 6234 âyet var. 432 âyeti, halîfe Osmân yok etmişdir. Osmân, Hâşimîlerin üstünlüklerini bildiren âyetleri, Kur’âna yazdırmadı. Kur’ânı, Hâşimî lügatinden, Kureyşî lügatine çevirdi) diyorlar.
Bu sözlerine de kendi kitâblarını vesîka olarak gösteriyorlar. Hâlbuki, Kur’ân-ı kerîmde, altıbinikiyüzotuzaltı (6236) âyet olduğunu, hazret-i Alî haber vermekdedir ve bunu, büyük âlim Ebülleys-i Semerkandî hazretleri (Bostân-ül-ârifîn) kitâbının yüzkırksekizinci maddesinde yazmakdadır.
Ba’zı mushaflarda, birkaç kısa âyet bir arada, bir uzun âyet olarak yazılıdır. Bunun için, âyet sayıları başka olmakdadır. Bu değişiklik, âyet-i kerîmelerin değişmiş olması demek değildir.
(Tuhfe-i isnâ aşeriyye) kitâbında buyuruyor ki; üç halîfeye yapılan bu çirkin iftirâya karşı en güzel cevâbı, Allahü teâlâ veriyor. Hicr sûresinin dokuzuncu âyetinde meâlen, (Bu Kur’ânı sana biz indirdik. Onu biz koruyucuyuz) buyuruldu. Allahü teâlânın koruduğunu hiçbir insan bozabilir mi? Onların bu sözü, hazret-i Osmânı, Allahü teâlâdan dahâ güçlü bildiklerini gösteriyor. Hâlbuki, onlar her fırsatda, üç halîfeyi kötülemekdedir. Burada hazret-i Osmânı, Allahü teâlâya ortak yapacak kadar yükseltiyorlar.
Îrândaki din adamlarından Küleynî, Hişâm bin Sâlimin ve Muhammed bin Hilâlînin, Kur’ân değişmişdir, dediklerini yazıyor. Ehl-i sünnet âlimleri de, Allahü teâlânın meâlen, (Kimse Kur’ân-ı kerîmi değişdiremez) buyurduğunu yazıyor. Fussilet sûresinin kırkikinci âyet-i kerîmesinde meâlen, (O Kur’âna hiç bir tarafdan değişiklik gelmez. Çünki Onu, her işi hakîm ve mahmûd olan indirmişdir)buyuruldu. Allahü teâlânın koruduğu birşeyi kim değişdirebilir? Peygamberimizin, Kur’ân-ı kerîmi, indiği şeklde bildirmesi vâcib idi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” zemânında, bir kimse müslimân olunca, önce Kur’ân-ı kerîmi öğrenirdi. Her öğrenen başkalarına öğretirdi. Resûlullahın huzûrunda, Kur’ân-ı kerîmi ezberlemiş binlerce müslimân vardı. Ba’zı gazâlarda, yetmişden çok Kur’ân hâfızının şehîd olduğu, târîh kitâblarında yazılıdır.