Cefr, dört aylık kuzu demekdir. Cefr ilmi, ilerde olacak şeyleri önceden anlıyan bir ilmdir. Eflâtûnun ve eski Hindlilerin cefr üzerinde kitâbları vardır. Bu ilm üzerinde islâmda ilk kitâb yazan hazret-i Alîdir. Câmi’ ve Cefr adındaki iki kitâbını kuzu derisi üzerine yazdığı için, bu ilme cefr adı verildiği(Kâmûs)da bildiriliyor.
İmâm-ı Ca’fer Sâdık, din, ibâdet hakkında hiç kitâb yazmadı. Şî’îlerin elinde bulunan (İmâm-ı Ca’fer Buyruğu) adındaki kitâbı, Ca’fer bin Hüseyn Kummî yazmışdır. Bu adam 340 [m. 951] senesinde Kûfede ölmüşdür. Şî’îlerin ilk fıkh, din bilgilerini bunun yazdığını, meşhûr (Müncid) kitâbı da bildirmekdedir. Ellerindeki (Risâle-i Ca’feriyye) kitâbını da, Ebû Ca’fer Muhammed Tûsînin yazmış olduğunu (Kâmûs-ül-a’lâm) bildiriyor. Bu da, 460 [m. 1068] da ölmüşdür. Tefsîri yirmi cilddir. Şî’îler, bu iki Ca’ferin kitâblarını ileri sürerek, kendilerine (Ca’ferî) diyor. İmâm-ı Ca’fer Sâdıkın yolunda olduklarını, bu yoldan isbâta kalkışıyorlar. Ca’fer ve cefr kelimeleri birbirine benzediği için, bu kitâbların da imâm-ı Ca’fer Sâdık hazretleri tarafından yazıldığını söylüyorlar.
11 — Hurûfîler, islâmiyyeti içden yıkabilmek için, dînin direği, Ehl-i sünnetin gözbebeği, büyük âlim imâm-ı a’zam Ebû Hanîfe “rahmetullahi aleyh” hazretlerine de saldırıyorlar. Bu yüce imâmı lekeliyebilmek için, her çirkin iftirâyı, her alçak yalanı yazmakdan utanmıyorlar.
Bu yüce imâmın hâl tercemesi, (Se’âdet-i Ebediyye) ve (Fâideli Bilgiler) ve (Eshâb-ı Kirâm)kitâblarında yazılıdır. Büyük islâm âlimi İbni Hacer-i Mekkî “rahmetullahi teâlâ aleyh” hazretlerinin arabî (Hayrât-ül-hisân) kitâbından ve Ferîdeddîn-i Attâr hazretlerinin, fârisî (Tezkire-tül-evliyâ)kitâbından ve Taşköprü zâdenin (Mevdû’ât-ül’ulûm) türkçe kitâbından alarak aşağıda birkaç kelime dahâ yazmağı uygun gördük.
İmâm-ı a’zamın adı Nu’mândır “rahmetullahi teâlâ aleyh”. Ebû Hanîfe, doğru yoldaki müslimânların babası demekdir. Yoksa, Hanîfe adında bir kızı olmadığı gibi, anasının adı da Hanîfe değildir. Anasının adı Hanîfe olsaydı, Nu’mân ibni Hanîfe denirdi.Îsâ aleyhisselâma Îsebni Meryem denildiği gibi, buna da Nu’mân ibni Hanîfe demek lâzım olurdu. Hiçbir kitâbda böyle yazılı değildir. Dost düşman herkes Nu’mân bin Sâbit demekdedir. Her kitâb, babasının adını yazmakdadır. Yalnız, Ehl-i sünnet düşmanı olanlar, anasının adı Hanîfedir, diyerek çirkin hikâyeler uyduruyorlar.
İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe “rahmetullahi teâlâ aleyh” hazretlerinin dedesinin adı (Zûtâ)dır.