Bu yersiz yalan te’vîllerle, küçük ma’sûm çocukların temiz dimâglarını zehrliyorlar. Bu zehr, kötü bir mîrâsdır. Bu mîrâsı, gelecek günâhsız, ma’sûm nesllere intikâl etdirmek için sapık kitâblar, bozuk dergiler yayınlıyor, her yere dağıtıyorlar. (Fitne, yalan yayıldığı zemân, doğruyu bilenler, bildirmezlerse, onlara la’net olsun!) hadîs-i şerîfi unutuldu mu?
Sırası gelmiş iken, şu vak’ayı arz edelim: Câbir bin Abdüllah hazretleri diyor ki, bir köylü, hazret-i Alînin yanına geldi. Yâ Emîrel-mü’minîn! Ebû Bekr Cennetde midir, diyerek sordu. Hazret-i Alî “radıyallahü anh”, bu soruya çok üzüldü. (Keşki dünyâya gelmeseydim. Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem” ve Ondan sonra, hiçbir müslimândan böyle bir söz işitilmemişdir. Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh”, Resûlullahın yanında vezîri, müşâviri idi. Vefâtından sonra, halîfesi idi. Buna inanmıyan kâfir olur. Ey köylü! Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri, vefât edeceği zemân beni çağırdı. Bana ey benim canım! Vefâtım yaklaşdı. Öldüğüm zemân beni, Resûlullahı yıkamış olan o mubârek ellerinle yıka! Kefene sar ve tabuta koy! Cenâzemi, Hucre-i se’âdetin kapısına götür! Ebû Bekr kapıdadır, içeri girmeğe izn istiyor diyerek, Resûlullaha söyle, dedi. Ey din kardeşim! Ebû Bekr-i Sıddîk vefât edince, her söylediğini yapdım. Hucre-i se’âdetin kapısına koyup izn isteyince, (Sevgiliyi, sevgilinin yanına getirin!) sesini işitdik. Bunun için, hazret-i Ebû Bekri, Resûlullahın yanına defn etdik!) dedi.
Hazret-i Alî “kerremallahü vecheh” ve oniki imâmın hepsi, hazret-i Ebû Bekrden ve diğer halîfelerden ve Câbir bin Abdüllahdan “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” hadîs rivâyet etdiler. Ya’nî, Onların haber verdikleri hadîs-i şerîfleri tasdîk etdiler. Onların âdil ve sâdık olduklarını bildirdiler. Hazret-i Alînin ve Ehl-i beytin yolunda olanın da, hazret-i Ebû Bekri böyle çok sevmesi lâzımdır “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în”. Çünki, herkesce bilinen bir gerçekdir ki, dostun dostu sevilir. Dostun düşmanları sevilmez. Eshâb-ı kirâmın hepsinin birbirlerini çok sevdiklerini Kur’ân-ı kerîm haber vermekdedir. Peygamber efendimiz, (Beni seven, Eshâbımı da sever! Eshâbımın hepsini seviniz!) buyurdu. Şimdi ba’zı kimseler, Kur’ân-ı kerîmden ve Muhammed aleyhisselâmın yolundan ayrılmışlar. Eshâb-ı kirâm arasında, Ehl-i beyte düşman olanlar vardı. Biz de, Onlara düşmanız diyorlar. Hâşâ, böyle sözler, Abdüllah bin Sebe’ yehûdî dönmesinin iftirâlarıdır. Müslimânlar, böyle yalanlara aldanmamalıyız! Ehl-i beyti de, Eshâb-ı kirâmın hepsini de çok sevmeliyiz. Çünki, Peygamber efendimiz buyurdu ki, (Eshâbım, gökdeki yıldızlar gibidirler.