Ensârdan Benî Neccârın dıvarına kadar geldim. Dolaşarak kapısını arıyordum. Rebî’anın, küçük bir kapıdan içeri girdiğini gördüm. Ben de girdim. Resûlullahı içerde gördüm. Beni yanına çağırdı. Mubârek na’lınlarını verdi.(Bunlarla git! Her karşılaşdığına, kelime-i şehâdete îmân edenlerin Cennete gireceklerini müjdele!) buyurdu. Emrlerini yapmak için sokağa çıkdım. Önce, Ömer karşıma geldi. Nereye gidiyorsun, dedi. Mü’minlere müjde vermeğe gitdiğimi anlatdım. Bana vurdu. Geri dön dedi. Ağlayarak döndüm. Resûlullaha anlatırken, Ömer de geldi. Dinledi. Resûlullah, Ömere ne yapdığını sordu. O da, anam babam sana fedâ olsun yâ Resûlallah! Ebû Hüreyreyi, na’lın-ı şerîfinizle gönderip (kalbinde, kelime-i şehâdete îmân bulunanlara Cenneti müjdele) dediniz mi, dedi. Resûlullah efendimiz de,(Evet) buyurdu. Ömer (Aman yâ Resûlallah! Bunu yapmayınız! Bunu işitenlerin, buna güvenerek, farzları, vâcibleri yapmakda gevşek davranmalarından korkarım. Onları kendi hâllerine bırakın!) dedi. Resûlullah da (Pek iyi, bırakınız!) buyurdu. Ömerin bu hareketi, dikkat edilirse, Allahın ve Resûlünün “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” emrlerini red etmek olmuyor mu? Böyle yapmak, emrlere karşı gelmek değil midir? Böyle bir adamın halîfe olması, müslimânların işlerinin bunun eline bırakılması nasıl câiz olabilir), dedi.
—Hazret-i Ömerin “radıyallahü teâlâ anh” böyle yapması, Resûlullahın emrini red etmek değildir. İtâ’atsız olmağı göstermez. Resûlullaha düşüncesini, görüşünü bildirmişdir. Düşüncesi, yâ kabûl buyurulur veyâ kabûl olunmaz. Resûlullahın son emri beklenir. Resûlullaha karşı (Anam babam sana fedâ olsun yâ Resûlallah!) diyerek, pek edeble, çok yumuşak, saygı ile söylemesi, emrini yapmağa hâzır olduğunu açıkça göstermekdedir. Resûlullah“sallallahü aleyhi ve sellem”, hazret-i Ömeri, bu işinden dolayı hiç paylamamış, müslimânlar için iyi olduğunu görerek kabûl buyurmuş, Ebû Hüreyreye, (Na’lınları bırak ve öyle söyleme!) diye emr eylemişdir.
Böyle işleri yalnız hazret-i Ömer yapmış değildir. Eshâb-ı kirâmın çoğu da yapmışdı. Peygamber efendimiz de, çoğunu kabûl buyurmuşdu. Buhârî ve Müslim kitâblarında diyor ki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” efendimiz, (Dünyâya gelen her insan için Cennetde veyâ Cehennemde yer ayrılmışdır) buyurdu. Dinleyenlerden biri, yâ Resûlallah! Öyle ise, ibâdet yapmasak da, Allahü teâlâ bize hangisinde yer ayırmış ise, oraya gitsek olur mu? dedi. Resûlullah efendimiz bu kimseye (İbâdetlerinizi bırakmayınız. Çünki, Cennete gideceklere, Cennete götürecek işler yapdırılır.