401

Sulh ve fitneyi önlemek istediklerini, bunun için de, önce kâtillerin yakalanması lâzım geldiğini söylediler. Halîfe, bu isteklerini uygun buldu. Her iki tarafdaki müslimânlar sevindiler. Üç gün sonra birleşmek için anlaşdılar. Buluşma sâati yaklaşınca, kâtiller haber aldı. Şaşkına döndüler. Başkanları olan Abdüllah bin Sebe’ yehûdîsinin etrâfında toplandılar. Bunun çâresini sordular. Son çâremiz bu gece halîfenin askerlerine hücûm ediniz ve hemen halîfeye gidip, (Âişenin yanındakiler sözlerinde durmadı. Baskına uğradık) deyiniz. Bir süvârî birliği ile de, karşı tarafa saldırdılar. Birkaç gün evvel gönderdikleri ajanlar da, karşı tarafdan imiş gibi, (Halîfe sözünde durmadı. Baskına uğradık) diye bağırdılar. Böylece harb başladı. Deve vak’ası böyle patlak verdi. Kurtubî ve başka Ehl-i sünnet târîhleri işin doğrusunu böyle yazmakdadır. Eshâb-ı kirâma düşman olanlar, kâtilleri savunmak için, başka dürlü yazıyorlar. Bu yalanlara inanmamalıdır.

Şâm vâlîsi olan Mu’âviye “radıyallahü teâlâ anh” da, kâtilleri yakalamayı ve kısâs yapmayı istemişdi. Halîfe, ortalık karışık olduğundan ve Deve vak’asıyle uğraşdığından, bunun dileğini kabûl etmedi. Bu da, halîfeyi kabûl etmedi. Şî’îlerin(Nehcülbelâga) kitâbında da yazdığı gibi, halîfe, (Din kardeşlerimiz ile harb edeceğiz. Onlar doğru yoldan ayrıldı) buyurdu. Görülüyor ki, Deve ve Sıffîn muhârebelerini yapanlar, hiçbir zemân hazret-i Alîyi “kerremallahü vecheh” incitmeği düşünmemişdir. Her iki tarafda bulunanlar da, yalnız Allahü teâlânın emrine uymayı ve fitneyi önlemeyi düşünmüşlerdir. Fekat siyonizm, yehûdî parmağı, her iki tarafı da kana boyamışdır.

(Tezkire-i Kurtubî Muhtasarı) yüzyirmiüçüncü sahîfesinde diyor ki: Müslimin bildirdiği hadîs-i şerîfde, (Müslimânlar birbirleri ile harb ederse, ölen de, öldüren de Cehennemdedir) buyuruldu. Âlimler buyuruyor ki, bu hadîs-i şerîf, dünyâ kazancı için döğüşenleri bildiriyor. Din için, kötülüğü kaldırmak için, meselâ bâgî, âsî olanlarla döğüşmeği bildirmiyor. Başka bir hadîs-i şerîfde, (Dünyâlık için döğüşürseniz, öldüren de, öldürülen de Cehennemdedir) buyuruldu. Hazret-i Alî ile hazret-i Mu’âviye “radıyallahü teâlâ anhümâ” arasındaki harb böyle değildir. Dünyâ için değildi; Allahın emrinin yerine gelmesi için idi. Müslimdeki bir hadîs-i şerîfde,(Eshâbım arasında fitne olacakdır. O fitnelere karışanları, Allahü teâlâ, benimle olan sohbetleri hurmetine afv ve mağfîret edecek. Sonra gelenler, bu fitnelere karışan Eshâbıma dil uzatarak Cehenneme gideceklerdir) buyuruldu. Birbirleri ile harb eden Eshâbın hepsinin afv edileceklerini, bu hadîs-i şerîf göstermekdedir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.