401

Basra vilâyetinden ayrıldı. Hazret-i Alî şehîd olunca, Ziyâd, Mu’âviyeye bî’at etmedi. Ziyâd, zekîlerin başı, hatîblerin en güzel konuşanı idi. Evvelce Basra vâlîsi olan (Ebû-Mûsel-Eş’arî)nin kâtibi idi. Hazret-i Ömer, zemânında, buna vazîfeler vermişdi. Hazret-i Alî, deve vak’asından sonra, Onu, Basrada mal müdîri ve sonra Fâris emîri yapdı. O da, iyi bir idâreci olduğundan, o vilâyeti pek güzel inzibat altına aldı. Hazret-i Mu’âviye, Onun bu başarılarını görünce, kendi özkardeşi olduğunu i’lân etdi. Hazret-i Alî “radıyallahü teâlâ anh”, Ziyâda mektûb yazıp, (Seni bu vilâyete ta’yîn etdim. Sen bu işe ehlsin! Ammâ, Ebû Süfyânın ağzından çıkan bir söz ile, sen Onun nesebine ve mîrâsına kavuşamazsın. Mu’âviye, kurnazca, kişinin önünden, arkasından, sağından, solundan gelir. Ondan kendini koru) demişdi. İslâmiyyetden evvel, Arabistânda dürlü dürlü nikâhlar vardı. İslâmiyyet onları yasak etdi. Ziyâd, o zemânın âdetlerine göre yapılan nikâh ile dünyâya gelmişdi.

Kırkbeş senesinde, hazret-i Mu’âviye, Ziyâdı Basra, Horasan ve Sicistan vâlîsi yapdı. O sene Basrada fısk ve fücûr yayılmışdı. Ziyâd minbere çıkdı. Gâyet fasîh ve belîğ hutbe okudu. Halkı fısk ve fücûrdan, kötülüklerden men’ etdi. Ağır cezâlarla korkutdu. Yatsı nemâzını çok uzun okuyarak kıldırır, sonra evlerine gönderir, gece sokağa çıkmayı yasak ederdi. Bu sıkı yönetim ile Basrayı düzene sokdu. Böylece, hazret-i Mu’âviyenin hükûmetini kuvvetlendirdi. O kadar disiplin kurdu ki, bir kimsenin sokakda birşeyi düşse, çok zemân sonra gelip onu orada bulurdu. Kimse kapısını kilitlemezdi. Onbin kişilik polis teşkilâtı kurdu. Şehr hâricinde ve yollarda da, emniyyet ve âsâyişi te’mîn eyledi. Hazret-i Ömer zemânında olduğu gibi, herkes emniyyet içinde idi. Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden (Enes bin Mâlik) ve nicelerine vazîfeler verdi. Onlardan istifâde etdi. O sırada, Hâricîler, ya’nî hazret-i Alînin düşmanları başkaldırdılar. Ziyâd bunlara emân ve zemân vermeyip, reîslerini ve çoklarını öldürdü. İsmleri unutuldu. Hazret-i Mu’âviye, kırkdokuz senesinde İstanbula bir ordu gönderdi. Oğlu Yezîdin de gitmesini emr etdi. Yezîd, nâz ve ni’met içinde büyümüş olduğundan geri kaldı. Hazret-i Mu’âviye, Yezîdi orduya yetişmesi için sıkışdırdı. Bu orduda (Abdüllah ibni Abbâs), (Abdüllah ibni Ömer), (Abdüllah ibni Zübeyr) ve (Ebû Eyyüb-el Ensârî Hâlid)hazretleri de vardı. Elliüç senesinde, Ziyâd Kûfede elliüç yaşında vefât etdi. Ziyâd vefât edince, oğlu Ubeydüllah Şâma geldi. Hazret-i Mu’âviye, onu Horasan askerine emîr yapdı. Ubeydüllah, o zemân yirmibeş yaşında idi. Horasana gitdi. Ceyhun nehrini geçip, Buhârada nice memleketler feth etdi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.