Dedesine gelince, Allaha ve âhıret gününe îmân eden kimse, Resûlullaha kimseyi eşit görmez. Fekat Hüseyn, fıkhı ve ictihâdı ile söyledi ve (Allahü teâlâ, herşeyin sâhibidir. Mülkü dilediğine ihsân eder) âyetini hâtırlamadı) dedi. Yezîdin serâyında, hazret-i Hüseyn için mâtem tutdular, çok ağladılar. Alınan eşyâlarını kat kat ödediler. Hattâ hazret-i Hüseynin kızı Sükeyne, (Mu’âviyenin oğlu Yezîdden dahâ hayrlı kimse görmedim) derdi. [Mezhebsizler de, bu sözü inkâr edemiyor. Fekat, kimse yerine kâfir kelimesini yazıyorlar.] Yezîd, Zeynel’âbidîn hazretlerini, sabah akşam sofrasına alır, birlikde yirdi. Onunla vedâ’ ederken, (Allahü teâlâ, ibni Mercâneye la’net eylesin! Vallahi ben olsaydım, babanın her teklîfini kabûl ederdim. Allahın takdîri böyle imiş, ne çâre! Her ne istersen bana yaz. Hemen gönderirim) dedi. Yezîd altmışdört senesinde, otuzsekiz yaşında öldü. İbni Ziyâd da, altmışyedi senesi Muharrem ayında eşkıyanın reîsi Muhtâr tarafından kanlı muhârebelerde öldürüldü. Hicâzda halîfelik yapan Abdüllah bin Zübeyr “radıyallahü teâlâ anhümâ” hazretleri, kardeşi Mus’abı Basra vâlîsi yapdı. Mus’ab da, Muhalleb ismindeki emîrini Muhtâr üzerine gönderdi. Çetin harbde, altmışyedi senesinde, Muhtâr öldürüldü.)
Kısas-ı Enbiyânın bu yazıları insâf ile okunursa, hazret-i Hüseynin “radıyallahü teâlâ anh”, kendisine ve mubârek babasına karşı düşmanlıkla olmayıp, mevkı’ ve dünyâlık için şehîd edilmiş olduğu anlaşılır. Her ne olursa olsun, bu alçakça yapılan vahşeti, Yezîd bile üzerine almamış. İbni Ziyâda, bu yüzden la’net etmişdir. Yezîdin suçu da büyük ise de, bundan dolayı, mubârek babasını lekelemeye kalkışmak, pek haksızlıkdır. Hâbilin kâtili olan Kâbilin babasını, ya’nî Âdem aleyhisselâmı kötülemek gibi olur.
Hazret-i Mu’âviye, Ubeydüllah ibni Ziyâdı, hazret-i Hüseyni şehîd etmek için vâlî yapdı, demek, olayları inkâr etmekdir. Kısas-ı Enbiyânın da bildirdiği gibi, kâfirlerle yapdığı cihâdda başarılar sağladığı ve hazret-i Alînin düşmanı olan Hâricîleri sindirdiği için, Onu vâlî yapdı. İslâmiyyete hizmet etdiğini görerek Onu Basraya ta’yîn etmişdi. O zemân, hazret-i Hüseyn “radıyallahü anh” Medînede idi. Mu’âviyenin hazret-i Hüseyne karşı kötü niyyeti olsaydı, İbni Ziyâdı Hicâz vâlîsi yapardı. Yezîdin suçu için, hazret-i Mu’âviyeyi kötüliyenler, hazret-i Hüseyni salıvermeyip, asl şehîd eden, Ömerin babasını da kötüleseler ya! Ömerin babası olan Sa’d ibni Ebî Vakkâs Cennetle müjdelenenlerdendir. Bunu kötülerlerse, yalanlarının, plânlarının ortaya çıkacağını biliyorlar.