Medînenin (Câr) iskelesine yanaşdılar. İlk olarak, yirmi büyük gemi gelerek, Mısrdan Medîneye altmışbin (İrdeb) zahîre getirdiler. Bir irdeb yirmidört (Sâ’) hacmindedir. Bir sâ’, dört litre ve beşdebir (4,2) litredir. Bir irdeb, yüz litredir. Mısrdan Medîneye, deniz yolu ile, ilk olarak altı milyon litre, ya’nî altıbin metre küb zahîre gelmiş oluyor. Bu kanal, Ömer bin Abdül’âzizden sonra bakımsızlıkdan tıkandı. Yüzellibeşde halîfe Mensûr temizletdi. Uzun seneler yine kullanıldı. Amr ibni Âs “radıyallahü anh”, Akdenizi de Kızıl Denizle birleşdirmeyi düşündü. Bunu halîfeye bildirdi. Hazret-i Ömer “radıyallahü teâlâ anh”, askerî düşüncelerle izn vermedi. Kanal bilgilerini, Hindistân profesörlerinden Şiblî Nu’mânî,(Fârûk) kitâbında yazmışdır. Biz, yukardaki bilgileri, (1351) de basılan fârisî tercemesinden aldık.
Zındıkların, hazret-i Mu’âviyeyi ve Onunla birlikde bulunan Eshâb-ı kirâmı kötülemek için, durmadan çalışmaları, Ehl-i beyti sevdikleri için sanılmasın! Onlar, böyle söyliyorlar ise de, onların maksadı, bu behâne ile, ictihâdları hazret-i Alînin ictihâdına uymıyan binlerle Eshâbı kötülemek, O din büyüklerini gözden düşürmek, böylece islâmiyyetin temeline, ana kaynaklarına olan güveni, sevgiyi sarsmak, yok etmekdir. Yehûdîler, vaktîle hazret-i Îsânın dînini de öyle içerden yıkdılar. İncîli yok etdiler. Uydurma İncîller meydâna çıkardılar. Allahü teâlânın gönderdiği (Îsevî) dînini, bugünkü, bozuk, saçma(Hıristiyanlık) hâline çevirdiler. 1393 [m. 1973] senesinde meydâna çıkan (Barnabas) adındaki hakîkî İncîl kitâbı, hıristiyânlığın uydurma bir din olduğunu ortaya koymakdadır. İstanbulda basılan ve ingilizce, fransızca ve almancaya tercemeleri de yapılan, (Herkese Lâzım Olan Îmân) ve (Cevâb Veremedi) kitâblarında hıristiyanlık dîni üzerinde geniş bilgi vardır. Bunun gibi, müslimânlığı da, bozuk, saçma bir hâle çevirmek istediler ise de, doğru yolda bulunan müslimânlar, bu alçak yehûdî plânlarını anladı. Ondört asrdan beri, yüzbinlerce kitâb yazarak, Resûlullahın dînini dünyâya yaydılar. Bunların hıyânetlerini, yalanlarını ortaya çıkardılar. Bunları vesîkalarla çürütdüler. Bu islâm düşmanları kendilerine(Alevî) derlerse, inanmamalıdır. Bu mubârek ism ile yurdumuzdaki alevî kardeşlerimizi aldatmağa çalışırlarsa, temiz alevîler aldanmamalıdır.
(Alevî) demek, hazret-i Alîyi seven hâlis müslimân demekdir. Hazret-i Alî islâmın temel direğidir. İslâmiyyeti yayan mücâhidlerin, kahramânların önderidir. Resûlullahın gazvelerinin en sıkışık, en korkunç anlarında, kara günlerinde, arslan gibi meydâna çıkıp, Allahın Peygamberini sevindirmiş, islâmiyyeti ve müslimânları tehlükelerden kurtarmışdır.