Rûhları hastadır. Bunları tedâvî edecek bir rûh ve ahlâk mütehassısı lâzımdır. Muhammed aleyhisselâmın getirdiği din, bu hastalıklara ilâc oldu. Kalblerdeki kötülükleri, bozuklukları kökünden temizledi. Bu hâl, Onun Allahın Peygamberi olduğunu ve Peygamberlerin en üstünü olduğunu kesinlikle göstermekdedir (sallallahü teâlâ aleyhi ve aleyhim ve âli ve eshâbı küllin ecma’în). Bu hâlin, Onun Peygamber olduğunu gösteren vesîkalardan, en açık biri olduğunu imâm-ı Fahrüddîn-i Râzî hazretleri, (El-Metâlib-ül’-aliyye) kitâbında bildiriyor.
Kitâbımın başında, Peygamberliğin ne demek olduğunu bildirdim. Bunun, Muhammed aleyhisselâmda, hâsıl olduğu gibi, başka hiçbir kimsede görülmediğini ortaya koydum. Böylece Onun, başkalarından üstün olduğu anlaşıldı. Bu üstünlük, mu’cizelerinin incelenmesi ile de isbât edilir. Fekat bu yol, peygamberliği isbât için hükemânın, [ya’nî fikr adamlarının] tutdukları yola yakındır. Yollarının özeti, insanların dünyâda ve âhıretde râhata, huzûra kavuşabilmeleri için, Allah tarafından bildirilmiş olan kanûn lâzımdır.
Kitâbımın ikinci makalesi burada temâm oldu. Böylece, eski yunan felsefecilerinin yanlış yolda oldukları, bunların, din ve Peygamberlik üzerinde, kendi görüşlerine göre, yazmış oldukları zararlı kitâbları okuyanların din bilgilerinin bozuk olacağı, felâkete sürüklenecekleri anlaşıldı.
989 Hicrî
1581 Mîlâdî
AHMED bin ABDÜL-EHAD
TENBÎH: Bir çocuk ve bir hayvan yavrusu dünyâya gelir gelmez, bütün a’zâları ve his organları çalışmağa başlıyor. Bunların âhenkli, muntazam çalışmalarıyla yaşamağa devâm ediyor. Bu hâl, bütün akl sâhiblerini, bütün ilm adamlarını hayretde bırakıyor. Bu organları var eden ve böyle çalışdıran sonsuz kuvvet sâhibinin ismi (Allah)dır. Allahın var olduğunu anlamayan kimse yokdur. İnsanların gözünde kuvvet olsaydı, kendisini görürlerdi. Her insana, her iyiliği, her râhatlığı gönderen ve her derdi, her sıkıntıyı gönderen Allahdır. Ni’met gelince şükr, derd gelince, istigfâr ve sabr etmelidir. Derdler, ni’metin kıymetinin anlaşılmasına sebeb olmakdadır. İstigfârın ve sabrın sevâbı pek çokdur. Dünyâdaki derdler, âhıretde çok sevâb verilmesine sebeb olmakdadır. İstigfâr düâsı, 400.cü sahîfede yazılıdır.