401

İslâm halîfelerinin hepsinin müşâvirleri, meclisleri, ilm adamları vardı. Danışmadan birşey yapmaları câiz değildi. İbâdetlerde hiç değişiklik, reform olamaz. Fekat, teknikde, dünyâ işlerinde ilerlemek, yükselmek emr edilmişdir. Bunun içindir ki, islâm devletleri, doğuda, batıda, her yerde, her konuda ilerledi. Bütün dünyâya önder oldu. İslâmiyyet, şahsiyyet sâhibi olmağı, fikr hürriyyetini sağlıyan bir dindir. Herbir müslimân, bütün dünyâdan dahâ kıymetlidir.

10 — (Din, iç ve dış istismârı sağlamış. Kanâ’at etmek ve kadere rızâ, uyuşukluğa ve istismâr edilmeğe sebeb olmuş. İstihsâl kuvvetleri, belirli ellerde toplanmış. Geniş kitle, dünyâ se’âdetlerine lâyık görülmemiş. Bir lokma, bir hırka felsefesi, yaşama ve mücâdeleci kuvveti yok etmiş. Âhıret ümmîdi, acı ve sıkıntı çekmeğe sebeb olmuş.)

Cevâb: Din üzerinde konuşabilmek için, az da olsa, bir din bilgisine sâhib olmak lâzımdır. İslâmiyyeti, bugünkü kapitalistlere, komünist sömürücülere benzetip, dîne böyle saldırmak, gözü döndürücü, aklı örtücü azılı bir islâm düşmanlığını göstermekdedir. İstihsâl kuvvetlerini belirli ellerde toplıyan ve milleti sömüren batılı kapitalistlere ve zâlim komünistlere karşı birşey demeyip de, sosyal adâleti emr eden islâmiyyete saldırmak, düpedüz islâm düşmanlığı ve açık bir moskof uşaklığı olsa gerekdir. İslâmî bilgisi hiç olmadığı için, dönüp dolaşıp, kanâ’at etmeğe, kadere inanmağa çatıyor. Medeniyyet nâmına yalnız iktisâddan, para birikdirmekden söz ediyor. Anlamıyor ki, kanâ’at, sinir hastalıklarını önliyen, geçimsizliği, düşmanlığı gideren, cem’iyyetlerin düzenlerini sağlıyan bir faktördür. Kanâ’at, islâmiyyetin dünyâya yayılmasını, ilm ve fen âbideleri kurmağı sağlamışdır.(Çalışan kazanır) ve (Herkes yapdığını bulur) meâl-i âlîsinde olan âyet-i kerîmeler ile (Allahü teâlâ çalışıp kazananları sever) ve (Münâvî)deki (Allahü teâlâ çalışmıyan gençleri elbette sevmez) gibi, nice hadîs-i şerîfler, çalışıp ilerlemeği mi, yoksa uyuşukluğu mu emr ediyor? Müslimânların kurduğu Emevî, Abbâsî, Gaznevî, Hind Timûrları ve Endülüs ve Osmânlı medeniyyetleri, çalışkanlığı mı, yoksa uyuşukluğu mu gösteriyor? İslâm düşmanları tarafından uydurulmuş, (bir lokma, bir hırka) sözü, Kur’ân-ı kerîmin ve hadîs-i şerîflerin emrlerini değişdirebilir mi? Bu söz, müslimânlık demek değildir. Âhırete inanmak, acı çekmeğe değil, ferdlerin, âilenin ve cem’iyyetin düzenli, huzûrlu olmasına sebebdir. Târîh, böyle olduğunu açıkça göstermekdedir. İslâm dîni, acı çekmeği değil, maddî, ma’nevî acıları gidermeği, acılara, sıkıntılara sebeb olmamağı emr etmekdedir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.