401

Bu kötü işlerinden ve kâğıd getirin emrini dinlemediklerinden ve Üsâme ordusunu hâzırlamağa yanaşmadıklarından, üçünü de söğmek, kötülemek lâzım gelmekdedir. Son nefesde îmân ile gitmek için, ömrü sonunda iyi işler yapmak ve Resûlullaha itâ’at lâzımdır.)

Cevâbında deriz ki, Allahü teâlâ, ağaç altında söz verenlerden râzı olduğu zemân, onların kalblerini, niyyetlerini biliyordu. Kalblerine kuvvet ve sükûnet vermişdi. Âyet-i kerîmenin sonu bunu bildiriyor. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”, üç halîfenin Cennete gideceğini müjdeledi. Îmân ile öleceklerini açıkça bildirdi. Sözlerinde duracaklarını, va’dlarını bozmıyacaklarını haber verdi. Allahü teâlâ, söz verenlerden değil de, sözleşmeden râzı olduğunu bildirmişdir dersek, Allahü teâlâ, onların verdiği sözü beğenince, îmân ile giderler. Çünki, Allahü teâlâ, kâfirlerin hiçbir işinden râzı olmaz. Son nefesde îmânsız gidecek olanlar, güzel iş yapsa, yapdıkları iş güzel, beğenilir işlerden olsa da, Allahü teâlâ bunların, böyle işlerini de beğenmez. Onların yapdığı güzel işler için, Nûr sûresi, otuzdokuzuncu âyetinde meâlen, (Kâfirlerin yapdığı güzel işler, çölde görülen serâba benzer. Susuz olanlar, bunu uzakdan su sanır. Yanına gidince, birşey bulmaz. Aldandığını anlar) ve Bekara sûresi, ikiyüzonyedinci âyetinde meâlen, (Biriniz, îmândan ayrılır ve kâfir olarak ölürse, yapmış olduğu bütün iyi işleri yok olur. Dünyâda ve âhıretde, ona fâidesi olmaz)buyuruldu. Âhıretde işe yaramıyacak olan bir işden, Allahü teâlâ râzı olur demek, ma’nâsız bir söz olur. Çünki, râzı olmak, beğenmek, son derece kabûl etmek demekdir. Hazret-i Alînin “radıyallahü anh” birinci halîfe olmasını, Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” bildirmedi. Eğer bildirseydi, tevâtür ile yayılır, belli olurdu. Böyle bir emr, hattâ işâret olsaydı, Emîr “radıyallahü anh” bunu söyler, hakkını isterdi ve Ebû Bekrin halîfeliğini kabûl etmezdi. Nitekim Ebû Bekr “radıyallahü anh”, (Halîfeler Kureyş kabîlesindendir) hadîs-i şerîfini söyliyerek, Ensârın halîfe olmasını kabûl etmedi. Ensâr da, râzı olup, halîfelik arzûsundan vaz geçdiler. Nasîreddîn-i Tûsînin [allâme Muhammed bin Muhammed Nasîreddîn Tûsî şî’î 672 (m. 1273)] (Tecrîd)kitâbının bir şerhinde diyor ki, (Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” Eshâbı, Onun yolunda, kendi akrabâsı ile kavmleri ile harb etdi. Her emrini canla, başla yapdı. Onun yolunda ilerlemek için her zorluğa göğüslerini gerdi. Onun için herşeylerini fedâdan çekinmiyen böyle sâdıkların, dahâ defn edilmeden önce, açıkça bildirdiği emre uymayarak, kendi arzûlarına göre halîfe seçmelerini, hangi akl, hangi düşünce kabûl eder. Hazret-i Alînin “radıyallahü anh” birinci halîfe olması için, değil bir emr, belki ufak bir işâret, bir delâlet olsaydı, hepsi bunu yapmak için yarışırdı.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.