480

Kitâbımızın (Müslimânlık ve Hıristiyanlık) kısmında bunlar incelenmiş ve bu yanlış fikrlere lüzûmlu cevâblar verilmişdi. Bu kısmı ayrıca, İngilizce, Fransızca ve Almancaya terceme ederek bütün dünyâya yaydık. Bu sâyede papazların verdiği yanlış bilgilerin doğrusunu yazmağa çalışdık. Bu çalışmanın ne kadar doğru ve lüzûmlu olduğunu da hemen gördük. Kitâblar dünyâya dağıtılınca, te’sîrini hemen gösterdi. Hindistândan aldığımız bir mektûbda, hıristiyan dîninde bulunan bir Hindli, ((Müslimânlık ve Hıristiyanlık) ismindeki kitâbınızı okuyunca, hakîkî dînin İslâm dîni olduğunu anladım ve müslimân olmağa karâr verdim) diye yazdı. Afrikalı gençlerden de, böyle çok mektûblar gelmekdedir. İslâm dîninin sâf, temiz, medenî ve insânî şeklini tedkîk etmek imkânını bulan herkes, bu dînin câzibesine kapılır. İslâm dîni, hiç bir propaganda yapılmadan, hiçbir teşkîlât kurulmadan, bütün dünyâya yayılmakdadır. Hâlbuki, hıristiyanlık dînini yaymak için uğraşan misyonerlerin bağlı olduğu teşkîlâtlar, bu uğurda pek çok para sarf etmekde, birçok sosyal yardımlar yapmakda, buna rağmen yine istedikleri gibi muvaffakiyyet elde edememekdedirler.

İslâmiyyet aleyhinde yapılan bütün bu yanlış ve düşmanca neşriyyâta ve hıristiyanlığın yayılması için yapılan korkunç gayretlere rağmen, dünyâda müslimânlar gitdikçe artmakdadır. İlerde bu husûsda, dahâ geniş ma’lûmât bulacaksınız. Bu müslimânların bir kısmı, müslimân çocuğu olarak doğdukları için müslimân kalmışlardır. Fekat bunların yanında, anası babası başka dinden olan ve çocukken başka din terbiyesi aldığı hâlde, müslimânlığı kabûl eden insanlar da vardır. Bunların içinde, dünyâca tanınmış büyük diplomatlar, devlet, ilm ve fen adamları, edîbler, yazarlar, hattâ din adamları vardır. Bunlar, islâm dînini iyice araştırdıkdan ve onun büyüklüğüne hayrân oldukdan sonra, seve seve müslimân olmuşlardır. Bunlardan başka, bütün dünyâca tanınan birçok meşhûr şahslar, resmen müslimân olmasalar bile, islâm dînini büyük bir saygı ve takdîrle karşılamışlar, hattâ islâm dîninin hakîkî din olduğuna îmân etmişler ve böyle inandıklarını söylemekden çekinmemişlerdir. Bütün dünyânın kendilerine hayrân olduğu ilm adamları, filozoflar, siyâset adamları, her şeyden evvel Allahü teâlânın varlığına ve birliğine ve her şeyi Onun yaratdığına inanmakdadırlar. Bu kısmda, bu zevâtdan bir kısmının sözlerini ve düşüncelerini bulacaksınız.

İslâmiyyeti kabûl edenler arasında, mecbûriyyet, menfe’at, hattâ reklâm yüzünden müslimân olanlar bulunabilir. Meselâ, bir müslimân erkekle evlenmek isteyen başka dinden bir kadın veyâ insanlık dışına atıldığı için tekrâr insanlık haklarına kavuşmak isteyen bir Hind paryası, İslâmiyyeti iyice araşdırmadan veyâ anlamadan müslimânlığı kabûl etmiş olabilir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.