480

Bütün ömründe kalmışdı, kezâ,
gençlikde gibi, mübârek a’zâ.

İlerledikçe, sinn-i Nebevî,
tâzelenirdi hep, gonca gibi.

Hem dahî, kâinatın Sultânı,
zan eyleme ki, ola pek yağlı.

Ne za’îf, ne de pek etli idi,
mu’tedil, hem pek kuvvetli idi.

Lâhmı, şahmı, dediler ehl-i derûn,
birbirinden, ne ziyâdeydi, ne dûn.

Etmiş, ol beden serâyın üstâd,
adl-ü dâd ile, esâsın bünyâd.

İ’tidâl üzere idi, pâk teni,
nûra gark olmuşdu, bütün bedeni.

Orta boylu idi, o Sidre mekân,
ortalık, Onun ile buldu nizâm.

Seyreden, mu’cize-i kâmetini,
dedi hep, medhedip hazretini.

Görmedik böyle, gül yüzlü güzel,
boyu, hem hûyu, hem yüzü güzel.

Orta boylu iken, Nebî,
uzun kimseyle yürüseydi.

Ne kadar, uzun olsa idi, o er,
yine yüksek görünürdü, Peygamber.

uzun boylu olandan o cevher,
yüksek idi, el ayası kadar.

Bir yol gitseydi, izzetle,
hızlı yürür idi, gâyetle.

Deriz, vasf-ı şerîfinde yine,
yürürken, eğilirdi önüne.

Ya’nî, bir yokuşdan iner gibi,
dâim önüne, az eğilirdi.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.