Zîrâ, bir müddet sonra, onları göremiyeceğimizden korkmakdayız.) diyorlar.
Kendileri ile görüşdüğümüz fen adamlarına, (Bu netîceye ne zemân vâsıl oldunuz?) dediğimiz zemân, (Şöyle böyle 50-60 seneden beri, bütün dünyâ fen adamları bu kanâ’atlarda birleşmişdir) demekdedirler. 50-60 sene, dünyâ hayâtında çok kısa bir fâsıladır.
Şimdi hemen bu husûsda Kur’ân-ı kerîmde Allahü teâlânın ne buyurduğunu tedkîk edelim:
Enbiyâ sûresi, 30. cu âyetinde meâlen, (İnkâr edenler, gökler ve Erd küresi birbirlerine yapışık iken onları ayırdığımızı bilmezler mi?) buyurulmuşdur. Yâsîn sûresinin otuzyedi ve otuzsekizinci âyetlerinde meâlen, (İnkâr edenlere bir delîl de, gecedir. Biz, ondan gündüzü ayırırız, sıyırırız da karanlıkda kalıverirler. Güneş de, kendi mahrekinde [yörüngesinde] yürür) buyurulmuşdur. Demek oluyor ki, Allahü teâlâ, fen adamlarının ancak 50-60 sene evvel meydâna çıkarabildikleri dünyânın yaratılışını bundan tâm 1400 sene evvel insanlara bildirmişdir. Şimdi yine fen adamlarına dönelim.
Biyologlar: (Bugün hayâtın nasıl meydâna geldiğini şöyle açıklıyoruz: Dünyânın ilk havasında amonyak, oksijen ve karbonik asit vardı. Yıldırımların te’sîrleri ile bunlardan amino-asitler meydâna geldi. Milyarlarca sene evvel, ilk def’a su içinde protoplazma husûle geldi. Bunlardan ilk amibler meydâna çıkdı. Hayât suda başladı. Sudan karaya çıkan canlılar, havadan amino-asitleri alarak proteinli bünyeler meydâna getirdiler. Görüldüğü gibi, bütün canlılar sudan gelmekdedir ve ilk canlılar suda teşekkül etmişdir) diyorlar.
Kur’ân-ı kerîmde de, ilk canlının denizlerde yaratıldığı 1400 sene evvel bildirilmekdedir.
Enbiyâ sûresi, 30. cu âyetinde meâlen, (İnkâr edenler, bütün canlıları sudan yaratdığımızı bilmezler mi?) ve Furkân sûresi, 54. cü âyetinde meâlen, (İnsanı sudan yaratarak erkek ve kadın akrabâlar yapan Allahdır) ve Yâsîn sûresi, 36. cı âyetinde de meâlen, (Yerin yetişdirdiklerinden ve kendilerinden ve BİLMEDİKLERİ BİRÇOK ŞEYLERDEN çift çift yaratan Allahü teâlâ her dürlü ayb ve noksandan münezzehdir) buyurulmuşdur. Burada, nebâtâtı ve hayvânâtı tedkîk edenlere ve bunların yanında (Bilmedikleri şeyler) buyurarak, insanların ancak zemânla ve yavaş yavaş bulabildikleri, atom enerjisi gibi, yeni kaynakları inceliyen ilm adamlarına îmâlar, işâretler vardır. Nitekim, Rûm sûresinin 22. ci âyetinde meâlen, (Gökleri ve yerleri yaratması, renklerinizin ve lisânlarınızın ayrı olması, Onun varlığının âyetlerinden [işâretlerinden]dir.