Bir ok alıp, kuyuya atdı. Kuyunun ağzına kadar su ile dolduğunu gördüler.
22 — Bir gazâda, asker susuzlukdan şikâyet etdi. Resûl aleyhisselâm, iki askeri su aramağa gönderdi. İki kırba dolusu su ile deve üstünde bir kadını gördüler, getirdiler. Resûl aleyhisselâm, kadından bir mikdâr su istedi. Bir kap içine dökdürdü. Bütün asker gelip, sıra ile kaplarını, tulumlarını doldurdular. Kadına bir mikdâr hurma verip su tulumlarını da doldurdular. (Senin suyundan eksiltmedik. Bize suyu Allahü teâlâ verdi) buyurdu.
23 — Medînede, minberde hutbe okurken, bir kimse, yâ Resûlallah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”! Susuzlukdan çocuklarımız, hayvanlarımız, tarlalarımız helâk oluyor. İmdâdımıza yetiş dedi. Ellerini kaldırıp, düâ eyledi. Gökde hiç bulut yokken, mubârek ellerini yüzüne sürmeden, bulutlar toplandı. Hemen yağmur başladı. Birkaç gün devâm etdi. Yine minberde okurken, o kimse, yâ Resûlallah! Yağmurdan helâk olacağız deyince, Resûl aleyhisselâm, tebessüm etdi ve (Yâ Rabbî! Rahmetini başka kullarına da ihsân eyle!) buyurdu. Bulutlar açılıp, güneş göründü.
24 — Câbir bin Abdüllah “radıyallahü teâlâ anh” diyor ki, çok borcum vardı. Resûlullaha “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” haber verdim. Bağçeme gelip, hurma yığınının etrâfında üç kerre dolaşdı. (Alacaklılarını çağır, gelsinler!) buyurdu. Her birine hakları verildi. Yığından birşey eksilmedi.
25 — Bir kadın, hediyye olarak bal gönderdi. Balı kabûl edip, boş kabı geri gönderdi. Kap bal ile dolu olarak geri geldi. Kadın gelerek, yâ Resûlallah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”! Hediyyemi niçin kabûl etmediniz? Acaba günâhım nedir? dedi. (Senin hediyyeni kabûl etdik. Gördüğün bal, Allahü teâlânın hediyyene verdiği bereketdir) dedi. Kadın çocukları ile aylarca yidiler. Hiç eksilmedi. Birgün yanılarak balı başka bir kaba koydular. Oradan yiyerek bitirdiler. Bunu, Resûlullaha “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” haber verdiler. (Gönderdiğim kabda kalsaydı, dünyâ durdukca yirlerdi, hiç eksilmezdi) buyurdu.
26 — Ebû Hüreyre diyor ki, Resûlullaha birkaç hurma getirdim. Bunlara bereket verilmesi için düâ etmesini söyledim. Bereketli olmaları için düâ buyurdu ve, (Bunları al, kabına koy. Ondan almak istediğin zemân elinle içinden al, boşaltıp da, yerden alma!) buyurdu. Hurmaların bulunduğu çantamı gece gündüz yanımdan ayırmayıp, Osmân “radıyallahü anh” zemânına kadar hep yidim.