480

Müctehid olan bu âlimler, mezheb imâmının ictihâdının delîli ile yeni öğrenilen sahîh hadîsin senedlerini, râvîlerini ve hangisinin sonra vârid olduğunu ve dahâ birçok şartları inceliyerek hangisinin tercîh edileceğini anlarlar. Yâhud müctehid imâm, bir mes’eleye delîl olacak hadîs-i şerîf kendisine ulaşmadığı için, kıyâs yaparak hükm eylemişdir. Talebeleri bu mes’eleye sened olacak hadîs-i şerîfi öğrenerek, başka dürlü hükm vermişlerdir. Fekat talebeleri böyle ictihâd yaparken, mezheb imâmının kâidelerinden dışarı çıkmazlar. Dahâ sonra gelen müctehid müftîler de, böyle fetvâ vermişlerdir. Bütün bu yazılanlardan anlaşılıyor ki, dört mezheb imâmlarını ve bunların mezheblerinde yetişmiş olan müctehidleri taklîd eden müslimânlar, Allahü teâlânın ve Resûlünün hükmlerine tâbi’ olmakdadırlar. Bu müctehidler, Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden başkalarının anlıyamıyacağı hükmleri anlamışlar, anladıklarını bildirmişlerdir. Müslimânlar da, onların kitâb ve sünnetden anlayıp bildirdiklerini taklîd etmişlerdir. Çünki, Nahl sûresinin kırküçüncü âyet-i kerîmesinde meâlen, (Bilmiyor iseniz, bilenlerden sorunuz!) buyuruldu.

Bu âyet-i kerîme, herkesin Kitâbı ve Sünneti doğru anlıyamıyacağını, anlıyamıyanların da bulunacağını göstermekdedir. Anlıyamıyanların, Kur’ân-ı kerîmden ve hadîs-i şerîflerden anlamağa çalışmalarını değil, anlamış olanlardan sorup öğrenmelerini emr etmekdedir. Kur’ân-ı kerîmin ve hadîs-i şerîflerin ma’nâlarını herkes doğru anlıyabilseydi yetmişiki sapık fırka meydâna çıkmazdı. Bu fırkaları çıkaranların hepsi de derin âlim idi. Fekat hiçbiri, Nassların, ya’nî, Kur’ân-ı kerîmin ve hadîs-i şerîflerin ma’nâlarını doğru anlıyamadı. Yanlış anlıyarak, doğru yoldan ayrıldılar. Milyonlarca müslimânın felâkete sürüklenmelerine de sebeb oldular. Nasslardan yanlış ma’nâlar çıkarmakda, ba’zıları o kadar taşkınlık yapdılar ki, doğru yoldaki müslimânlara kâfir, müşrik diyecek kadar sapıtdılar. Türkçeye terceme ederek, el altından yurdumuza sokulan (Keşf-üş-şübühât) ismindeki vehhâbî kitâbında, Ehl-i sünnet i’tikâdında olan müslimânları öldürmek ve mallarını yağma etmek mubâhdır denilmekdedir.

Allahü teâlâ, mezheb imâmlarının ictihâd etmelerini ve mezheblerini kurmalarını ve bütün müslimânların bu mezhebler üzerinde toplanmalarını, yalnız sevgili Peygamberinin “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” ümmetine ihsân etmişdir. Cenâb-ı Hak, bir yandan i’tikâd imâmlarını yaratarak, sapıkların, zındıkların, mülhidlerin ve insan şeytânlarının i’tikâd ve îmân bilgilerini bozmalarına mâni’ olduğu gibi, mezheb imâmlarını da yaratarak, dînini bozulmakdan korumuşdur. Hıristiyanlıkda ve yehûdîlikde bu ni’met olmadığı için, dinleri bozulmuş, oyuncak hâline gelmişdir.

Sesli Okuma
DEVAMBİTİR
(1/5) Okuma ayarları →

(2/5) Kitap ve sayfa numarası seçimi

(3/5) Bölümler arasında dinamik geçiş

(4/5) Önceki veya sonraki bölüm ve sayfalar
(5/5) Sesli okuma ve yazı takibi
15 saniye geri alabilme.