Kitâbın kayd etdiği, müslimânların za’îf noktaları şunlardır:
1- Sünnî-şî’î ihtilâfı, Pâdişâh ve halk ihtilâfı[1], Türk-Îrân ihtilâfı, aşîretler ihtilâfı, âlimler ile devlet arasındaki ihtilâf[2].
2- Çok az bir istisnâ ile, müslimânlar câhildirler[3].
3- Ma’neviyyatsızlık, bilgisizlik ve şu’ûrsuzluk[4].
4- Temâmen dünyâyı bırakıp, sâdece âhiret ile meşgûl olmaları[5].
5- Hükümdârların diktatör ve zâlim olmaları[6].
—
[1] Bu söz çok yanlışdır. Pâdişâha itâ’at etmek farz olduğunu yukarıda kendi de yazmışdır.
[2] Bu da iftirâdır. Osmânlı devletinin âlimlere verdiği kıymet ve i’tibâr, Osmân gâzînin vasiyyetnâmesinde uzun yazılıdır. Bütün pâdişâhlar, âlimlere en yüksek mevkı’leri vermişlerdir. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdîyi, hasedcileri, ikinci Mahmûd hâna şikâyet ve i’dâmını taleb etdikleri zemân, (âlimlerden devlete zarar gelmez) dediği ve talebi red etdiği meşhûrdur. Osmânlı sultânları, âlimlere ev, erzak ve bol maâş verirlerdi.
[3] Binlerce Osmânlı âliminin, din, ahlâk, îmân ve fen üzerindeki kitâbları, dünyâca bilinmekdedir. En câhil sanılan köylüler, dinlerini ve ibâdetlerini ve san’atlarını iyi bilirlerdi. Bütün köylerde câmi’ler, mektebler, medreseler vardı. Buralarda, okuma, yazma, din ve dünyâ ilmleri öğretilirdi. Köylü kadınlar, Kur’ân-ı kerîm okurlardı. Köylerde yetişdirilen âlimler ve Evliyâ pek çokdu.
[4] Osmânlı müslimânlarının ma’neviyyâtı çok kuvvetli idi. Millet, şehîdlik derecesine kavuşmak için, cihâda koşardı. Her nemâzdan sonra ve Cum’a hutbelerinde, din adamları halîfelere, devlete düâ eder, herkes âmîn derdi. Hıristiyan köylüleri okuma yazma bilmez, dinden, dünyâ bilgilerinden habersiz, papazların yalanlarını, efsânelerini din sanırlar. Şu’ûrsuz, hayvan sürüsü gibidirler.
[5] İslâmiyyet, hıristiyanlıkda olduğu gibi, din ile dünyâyı ayırmamışdır. Dünyâ işleri ile meşgûl olmak da ibâdetdir. Peygamberimiz: (Hiç ölmiyecek gibi dünyâ için, yarın ölecekmiş gibi de, âhiret için çalışınız!) buyurdu. Hâlbuki, İncîlde, dünyâ için çalışmak men’ edilmekdedir.
[6] Hükümdârlar, ahkâm-ı islâmiyyeyi tatbîk etmek için baskı yaparlardı. Avrupadaki krallar gibi zulm yapmazlardı.