İmâm-ı Gazâlî ve ba’zı âlimler “rahime-hümullahü teâlâ”, açık günâh işliyenin ve başkalarının kusûrunu söylemenin gîbet olmasında, onu kötülemek, şart değildir, dediler. Bunun için gîbet etmekden çok sakınmak lâzım gelir.
İnsanı gîbet etmeğe sürükliyen sebebler çokdur. Burada onbiri bildirilecekdir: Ona karşı düşmanlık, yanında olanların fikrlerine uymak düşüncesi, sevilmiyen bir kimseyi kötülemek, kendisinin o günâhda bulunmadığını bildirmek, kendinin ondan üstün olduğunu bildirmek, hased etmek, yanında bulunanları güldürmek, şakalaşmak, onunla alay etmek, ummadığı kimsenin harâm işlemesine hayretini bildirmek, buna üzüldüğünü, ona acıdığını bildirmek, harâm işlediği için onu sevmediğini bildirmek.
Gîbet, insanın sevâblarının azalmasına, başkasının günâhlarının kendisine verilmesine sebeb olur. Bunları, her zemân düşünmek, insanın gîbet etmesine mâni’ olur.
Gîbet, üç dürlüdür: Birincisinde, ben gîbet etmedim, onda bulunan şeyi söyledim, der. Böyle söylemek, küfr olur. Çünki, harâma, halâl demiş olur. İkincisinde, gîbet olunana duyurmakdır. Büyük harâm olur. Tevbe etmekle afv edilmez. Onunla halâllaşmak da lâzım olur. Üçüncüsünde, gîbet olunanın bundan haberi olmaz. Tevbe ve istigfâr etmekle ve ona hayr düâ etmekle afv olur.
Yanında gîbet yapıldığını işiten kimse, buna hemen mâni’ olmalıdır. Hadîs-i şerîfde, (Din kardeşine, onun haberi olmadan yardım eden kimseye, Allahü teâlâ dünyâda ve âhıretde yardım eder) ve (Yanında, din kardeşine gîbet edilince, gücü yetdiği hâlde ona yardım etmiyen kimsenin günâhı, dünyâda ve âhıretde kendisine yetişir) ve (Bir kimse, dünyâda din kardeşinin ırzını korursa, Allahü teâlâ, bir melek göndererek, onu Cehennem azâbından korur) ve (Bir kimse, din kardeşinin ırzından bir şeyi korursa, Allahü teâlâ, onu Cehennem azâbından korur) buyuruldu. Gîbet yapılırken, orada bulunan kimse, korkmazsa, söz ile, korkunca, kalbi ile red etmezse, gîbet günâhına ortak olur. Sözünü kesmesi veyâhud kalkıp gitmesi mümkin ise, bunları yapmalı. Eliyle, başıyle, gözüyle men’ etmesi kâfî gelmez. Açıkca, sus, demesi lâzımdır.
Gîbet etmenin keffâreti, üzülmek, tevbe etmek ve onunla halâllaşmakdır. Pişmân olmadan halâllaşmak, riyâ olur, ayrı bir günâh olur. [Ölüyü ve zimmî olan kâfiri gîbet harâm olduğu İbni Âbidîn 5. ci cild, 263. cü sahîfede yazılıdır.]
Hak irâde eyleyince, yol verir herkes sana,
Halk eder sebeblerini, bol verir herşey sana.